LADİKLİ AHMED AĞA

Allah yolunun namsız, nişansız kahramanlarından, ümmî, pırıl pırıl, billur gibi saf ve has bir Anadolu velisi. Fazla şöhreti olmadığı için yakınlarında bile bilenleri fazla değildir. Hızır Aleyhisselam'ın gözdelerinden, onunla rahatça sohbet edenlerden bir zat idi. Keşfi açık, tayy-i zaman ve tayy-i mekân sahibi bir mana sultanıdır. Ladik, Konya'nın Sarayönü ilçesine bağlı, sırtını yamaca vermiş şirin bir kasabadır. Ahmed Ağa bu şirin kasabanın evladı ve ermiş yiğidi idi. Muhabbet deryasında yüzen, çevresine dalga dalga muhabbet yayan bir aşk kahramanı, Allah ve Resulü'nün aşkıyla dopdolu bir yiğitti. Bir gün zamanın büyük mürşidi Hacı Sami Efendi Hazretleri Konya'daydı. Ahmed Ağa sırılsıklam bir vaziyette Sami Efendi Hazretleri'nin huzuruna geliverdi. "Bu ne haldir, Ahmed Ağa!" dediklerinde, Ahmed Ağa, tatlı bir tebessümle: "Ey âlem şeyhi! On dakika önce Erzurum'daydım" diye karşılık verdi. O gün hava Konya'da açık ve mevsim kuraktı. Erzurum ise yağmurlu idi. Yani Ahmed Ağa tayy-i mekân yoluyla Erzurum'dan Konya'ya gelmişti. Zaman zaman Hacı Sami Efendi Hazretleri ile buluşur, birkaç saat birlikte mahrem olarak sohbet ederlerdi. Onların gönül sohbeti herkesin anlayacağı dilden olmazdı. Ahmed Ağa, eğri büğrü yazı yazmayı bilmezdi. Ne var ki onun can denizi irfan incileri ile dopdolu idi. Ziyaretçisi eksik olmazdı. Kendisinden bir şey sorulduğunda: "Durun gardaşım, şimdi cevabını getiririm" derdi. Az sonra da sorunun cevabı hazırdı. Çünkü gider Hızır Aleyhisselam'a danışır, gerçek cevabı getirirdi. Kendisinden tarikat almak isteyenler olurdu: "Ey Ağa! Manevî yollarda