KAYREVAN

Kayrevan; Keyruvan adı Farsça kervan, kervan ''kervan, kafile'' kelimesinin "ordu, ordugâh" anlamını da kazandıktan sonra Arapçalaşmış şeklidir. Şehre bu adın verilmesi, Emevîler'in İfrîkıye valisi Ukbe b. Nâfi' tarafından 50 ''670'' yılında, bölgede yaşayan halkı kontrol etmek ve gerçekleştirilen fetihlerin kalıcılığını sağlamak için ordunun bir hareket ve ikmal üssü olarak kurulması sebebiyledir. Günümüzde tahıl ve hayvan ticareti yapılan, ayrıca halıcılık, el sanatları ve turizm merkezi olan Kayrevan, Tunus Cumhuriyeti'nde ve başşehir Tunus'un yaklaşık 156 km. güneyinde bulunmaktadır, nüfusu 150.000'dir. Ukbe b. Nâfi'in ilk önce bir cami ve hükümet konağı yaptırarak başlattığı şehrin kuruluşu çalışmaları beş yıl içinde tamamlanmış ve buraya Teym, Evs, Hazrec, Ezd, Tenûh, Kinde, Kinâne gibi Arap kabilesi mensupları ile Horasan'dan gelen göçmenler ve yerli Berberîler iskân edilmiştir. Kayrevan'ın kurulması müslümanlar için iyi sonuçlar vermiş ve bölgede kontrolün sağlanması yanında Berberîler'in İslâmiyet'i kabul etmelerine yardımcı olmuştur. Ukbe b. Nâfi'in 55 ''675'' yılında görevden alınması üzerine İfrîkıye valiliğine tayin edilen Ebü'l-Muhâcir Dînâr, Ukbe'nin tesis ettiği şehri yaktırarak kendi karargâhının bulunduğu yerde Tek Revan adıyla yeni bir şehir kurma çalışmalarına başladı. Fakat yedi yıl sonra I. Yezîd Ukbe'yi yeniden valiliğe getirdi ve daha önce Mısır'a bağlı olan İfrîkıye'yi doğrudan hilâfet merkezine bağladı. Ukbe b. Nâfi' de vilâyet merkezini tekrar imar ettiği Kayrevan'a taşıdı. Arkasından Züheyr b. Kays el-Belevî'yi yerine vekil bırakarak bir yıl süren Mağrib seferine çıktı. Ancak dönüşte Bizanslılarla ittifak yapan Berberîler tarafından tuzağa düşürülerek öldürüldü. Züheyr b. Kays da Berka'ya çekilmek zorunda kalınca Berberî reisi Küseyle b. Zemzem, Muharrem 64'te ''Eylül 683'' Kayrevan'ı ve buradan Berka'ya kadar olan bölgeyi ele geçirdi. Bölge 69 ''688-89'' yılına kadar Küseyle'nin elinde kaldı. Aynı yıl Halife Abdülmelik b. Mervân, Berka'da bulunan Züheyr b. Kays'ı İfrîkıye valiliğine tayin etti ve onu Kayrevan üzerine gönderdi. Züheyr, ilk anda başarı kazanıp Küseyle'yi öldürmesine ve Kayrevan'a girmesine rağmen daha sonra onun Berka'dan ayrılmasını fırsat bilen Bizanslılar saldırıya geçerek burada bulunan az sayıdaki müslümanı öldürdü. Geri dönen Züheyr onlarla yaptığı savaşı kaybetti, kendisi de bu savaşta şehid oldu. Böylece İfrîkıye ve dolayısıyla Kayrevan ikinci defa Emevî hâkimiyetinden çıktı ve bölgeye Kâhine adlı bir kadın hâkim oldu. Abdülmelik b. Mervân tarafından İfrîkıye valiliğine tayin edilen Hassân b. Nu'mân el-Gassânî, 73 ''692'' yılında 40.000 kişilik ordusuyla Kayrevan'a girerek fetih hareketine başladı. Fakat üç yıl sonra Berberî Kâhine'ye yenilmesi İfrîkıye'nin tekrar elden çıkmasına sebep oldu. Hassân b. Nu'mân büyük bir orduyla yeniden Kâhine'nin üzerine yürüyünce Kâhine elindeki bütün şehirleri yakıp yıkarak sonradan Bi'rikâhine denilen yere kadar çekildi ve burada yapılan savaşta yenilerek öldürüldü 701; bu olayın 79 ''698'' veya 84 ''703'' yıllarında cereyan ettiğine dair rivayetler de vardır. Hassân b. Nu'mân, İfrîkıye'yi tam olarak hâkimiyeti altına alıp siyasî istikrarı sağladıktan sonra Kayrevan'ın etrafında yeni yerleşim alanları açtı ve şehrin gelişmesini sağladı. Ayrıca Ukbe b. Nâfi'in yaptırdığı camii mihrabı hariç yıktırıp yeniden inşa ettirdi. Hassân'dan sonra İfrîkıye ve Mağrib valiliğine gönderilen Mûsâ b. Nusayr Kayrevan'a gelerek idareyi ele aldı; Mağrib, Akdeniz adaları ve Endülüs'te fetihler gerçekleştirdi. Kayrevan'ın doğrudan Dımaşk'a bağlı bir eyalet merkezi olması durumu, Halife Abdülmelik b. Mervân ile kardeşi Mısır Valisi Abdülazîz b. Mervân arasında çıkan veliahtlık krizi sırasında bozuldu ve İfrîkıye eskisi gibi yine Mısır'a bağlandı; ancak Abdülmelik'in oğlu I. Velîd şehri tekrar hilâfet merkezine bağladı. İdarî açıdan rahata kavuşan Kayrevan bu defa da Arap-mevâlî ve Kelbî-Kaysî mücadelesine sahne oldu. Yezîd b. Abdülmelik tarafından İfrîkıye ve Mağrib valiliğine getirilen Yezîd b. Ebû Müslim, müslüman olan Berberîler'i ve mallarını ganimet kabul ederek humus alması ve onları cizye ve haraç mükellef tutması gibi uygulamaları sebebiyle öldürüldü 720-21. Ubeyde b. Abdurrahman el-Kaysî'nin, kendisinden önceki bölge valisi Bişr b. Safvân el-Kelbî'nin tayin ettiği Kelbî kökenli valileri azledip çeşitli baskı ve hapis cezalarına tâbi tutması, onların yerine Kaysîler'i tayin etmesi, bu arada mevâlîye karşı da kötü davranarak Berberîler'e çeşitli haksız muamele lerde bulunması Arap-mevâlî ve Kelbî-Kaysî mücadelesini şiddetlendirir.