CİNLER

RİSALE İ NURDA; Cinler hakkında bir rivayette "Nusaybin" ismi geçmektedir. Tıpkı insanlar gibi cinler de mi kendilerini tarif için yer ismi kullanıyorlar Konyalı, Mardinli, Bursalı gibi... "De ki; Cinlerden bir topluluk Kur'an'ı dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu: 'Biz hârukulâde bir Kuran dinledik. O doğru yola iletir. Ona inandık. Artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.' " (Cin, 72 1-3) "Bir zaman cinlerden bir topluluğu, Kuran dinlemek üzere sana yönlendirmiştir. Gelip hazır olduklarında ; 'Susun!..' dediler. Kur'an tilaveti tamamlanınca da kavimlerine döndüler." "Ey Kavmimiz; biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola götüren bir kitap dinledik. Ey kavmim, Allah'ın davetçisine uyun ve ona inanın ki Allah günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi yakıcı azaptan korusun." (Ahkâf, 46 29-31) Medar-ı bahs olan ayetleri dinleyen ve kavimlerine dönen cinlerin rivayetlerde "Nusaybin"li oldukları ifade edilir. Meşhur bir belde olarak Araplarca bilinen Nusaybin, söz konusu rivayetlerde cinleri nedeniyle zikredilmektedir. O zaman Arapların inançlarında insanlar gibi cinlerin de yerleşim bölgeleri bulunmaktadır. Hatta aynı yerleşim yerlerini insanlar ile cinler müşterek olarak kullanmaktadırlar. İbn Hişam'da (213835) Cin Suresiyle alakalı rivayetleri anlatırken, konuyu Hz. Peygamber (asm)'in Tâif'ten dönüşüyle alakalı olarak anlatmaktadır. Hz. Peygamber (sav) Tâif'ten umduğunu bulamayan mahzun ve kederli olarak dönmekteydir. Mekke'ye bir gecelik mesafeye gelince, gecenin karanlığında (ortasında) namaza durdu. Açıktan (cehrî) olarak Kur'an kıraat etmeye başladı. Bunun üzerine bir grup cin okunan Kur'an'a kulak verdi ve dinledi. Daha sonra da kavimlerine giderek onlara bu dinlediklerine tabi olmalarını isterler. Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'den yaptığı bu nakilde İbn Hişam şu detayları da kaydetmektedir: Bu cinler yedi kişiydiler ve Nusaybin cinleri diler. Alkame'nin İbn Mesûd'dan naklettiği bir rivayet ise şöyledir: Alkame: Cin gecesi sizden hiç kimse Rasûlullah (sav) ile beraber miydi İbn-i Mesûd: Hayır. Ancak bir gece onu Mekke'de kaybettik. Her tarafta onu aradık, ama bulamadık. Acaba kendisine bir suikast mı yapıldı, yoksa onu cinler mi kaçırdı diye endişelendik. Çok kötü bir gece geçirdik. Nitekim gün ağarırken Hira dağı tarafından çıkageldi. Kendisine çok endişelendiğimizi nereye gittiğini sorduğumuzda bize şu cevabı verdi: "Bana cinlerin bir davetçisi geldi. Ben de gidip onlara Kur'an okudum." İbn Mesûd devamla şunları anlatıyor: Rasûlullah (asm) sonra bizi cinlerle buluştuğu yere götürdü. Orada onların izlerini ve yaktıkları ateşlerin kalıntılarını bize gösterdi. Cinler o gece Hz. Peygamber (asm)'den neleri yiyip yiyemeyeceklerini sormuşlar, Rasûlullah Efendimiz de (asm) onlara; "Üzerine Allah'ın adının anılarak kesilen hayvanların kemiklerinin ve deve atıklarının (gübresi) kendilerine helal olduğunu." söylediğini anlatmaktadır. Rasûlullah (asm) bunu söyledikten sonra ashabına; "Bunlarla taharet lenmeyiniz onlar cin kardeşlerinizin azıklarıdır." buyurmuştur. Tirmizî'nin