Yaşasın laiklik, kahrolsun istibdat

Bu günlerde sosyal medyada bir haber dolaşıyor. Gazeteci duayeni Uğur Dündar'ın kızı babalık davası açıyormuş. Birkaç gün sonra da aynı kadının bir başka kızı Metin Akpınar'a babalık davası açıyormuş. Eh, olabilir mi Niye olmasın. Bu iki kişinin ortak özellikleri: Laik olmaları. Birbirlerinin beraber oldukları kadınlar kendilerini, gerisini anlayın. Hatta çağdaşlığın icaplarındandır; kadınları teklif de ederler. Nasıl olsa ayıp değil, günah değil, töreye aykırı değil.

Töreye aykırı değil de bizim töremize aykırı.

Şeriata ne için karşı çıktıkları anlaşılıyor değil mi Çünkü Şeriata göre bunlar yasak. Ama annesiyle, bacısıyla, kızıyla anadan üryan denize girenden hangi dini, mezhebi, töreyi hassasiyeti bekliyorsun Böyle olan insan bir başkasının şerefini, haysiyetini, hakkını hukukunu düşünür mü Memleket yanmış bitmiş düşünür mü Düşünür. Şöyle düşünür Buradan bir ekmek çıkar mı diye. Mahalle yanarken saçını tarayan kızın yangına ihtiyacı var. Töreleri ya Sabataizme uygun ya laikliğe.

Böylelerinin günah tanımı ve hassasiyeti ile bizimki birbirinden farklı. Ama ne var ki hırsız yine biz oluyoruz. Uğursuz yine biz oluyoruz. Dolmaları çifter çifter yiyen yine biz oluyoruz. Eğer hafazanallah bunu yapan dindarlar olsaydı. Oho. Daha söylemedik laf koymazlardı. Romanını yazar filmini çekerlerdi.

Bizim mahalleden insanlar son yirmi yılda ihaleye girmiş, devlete iş yapmışlar. Daha yapmadıkları hırsızlık, soymadıkları kasa kalmamış gibi. Neden Çünkü kendileri ihaleye giriyor kendileri yiyorlardı. Şimdi daha eskisi gibi yiyemiyorlar.

İhaleye girmiş kazanmış bizim mahallenin çocukları da lüks araba alıyormuş. Olmaaz. Lüks arabayı kendileri alıp kendileri binecekler.

Bizimkilerin kazanma hakkı yok. Hamallığına ihale kazanacaklar. Eşek gibi çalışacaklar. Çünkü öbürleri kasabın kedisi, bizimkiler sokak kedisi.

Buna bizim gibi orta halli olanlarda dahil.

Onlardan da ses çıkaran oluyor. Yani bizim gençler okumuş olacak, fakat ihaleye girip devletle iş yapmayı öğrenmeyecekler. Bizimkiler hamal. Bu da kıskançlık. Bizim çocuklar yapmasın. Kim yapsın peki Cumhuriyetin tosuncukları yapsın.

Babaları, dedeleri devleti yıllarca sömürenler. İşte budur celladına aşık olmak.

Mesele şu: Bir yakınım anlattı: Kardeşimin gelinine dedim ki; bu seçimi maalesef kaybettik. Kardeşimin öğretmen olan gelini dedi ki: "Oh be! Nihayet biz de kazanalım yahu!" Şöyle dese gam yemeyeceğim: "22 yıldır iktidardalar. Hiçbir yatırım yapmadılar" dese gam yemeyeceğim. Lakin yatırım hiç umurlarında değil. Yeter ki iktidara gelsinler. Yeter ki illüzyon gösterileriyle kandırılsınlar.

Organize Sanayi Bölgesi: 2002'de 138 iken 2022'de 378'e çıkmış. Fabrika sayısı: 2002'de 12.800 iken 2022'de 74.299'a çıkmış. Çalışan sayısı 2002'de 384.000 iken 2022'de 2 milyon 770 bine çıkmış. Savunma Sanayii: 2002'de 56 şirket, 2022'de 2705 şirket Şimdi bunların hiçbiri heyecanlandırmıyor bunları da kendilerinin iktidara gelişleri hoşlarına gidiyor.

Daha önce onların çektikleri filmleri gördük. Mazot kuyruğu, tüp kuyruğu, yazar kasa atmalar

Daha sayardım ya. Gerek yok. Anlayan anlıyor. Maalesef Türkiye'de öyle bir güruh var ki; onların ne bayrak diye bir dertleri var, ne toprak diye. Akılları fikirleri arkadaşlarının arkada bıraktıklarında. Öyle şeref, namus, haysiyet diye de dertleri yok. Çünkü özgürlük var. Çağdaşlık ve özgürlük her şeyi silip de tertemiz ediyor.