Türkiye bölünüp parçalanabilir mi

Devletimizin uyanıklığına, milletimizin ferasetine bağlı. Bölünüp parçalanabilir!

Ağaçlar sert olduklarında bükülürse çabuk kırılır. Yumuşak ise kırılması zordur.

Mesela cam kırılır da plastik kırılmaz. Biri serttir diğeri yumuşak.

Toprak parçalanmaz da taş parçalanır. Toprağı eşersiniz, çukurlaştırırsınız, zamanla o yarasını kapatır da taş sert olduğu için bir parçalandı mı bir daha bir araya gelmez.

Osmanlının altı yüz otuz sene uzun ömürlü olması, üzerinde yaşayan milletlere karşı yumuşakadaletli olmasındandır.

Buna mütevazı olmak da diyoruz. Her şeyin en iyisini, en doğrusunu bilen Rabbimiz: "Sen onlara sırf Allah'ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi." (Ali İmran159)buyuruyor.

"Sen" dediği peygamberimiz. Peygamberimiz hem bir peygamber hem bir devlet başkanı.

Eğer Türkiye:

1-Sınır ötesi operasyonları gevşetirse,

2-Güneydoğudaki bu gayrı memnuniyetsizliğe sadece "silahla karşı koymak yeterlidir" düşüncesiyle bakarsa,

3-Kanuni'nin Fransa Kralı Fransuva'ya gönderdiği mektuptan tutun da Mustafa Kemal'in birinci meclisi toplarken vilayet vilayet vekilleri Ankara'ya çağırırken, "Kürdistan Mebusu, Lazistan Mebusu"ifadesine varıncaya kadar; CHP'nin "Kürt Raporu" ndan, Ak Parti'nin "Çözüm Süreci" denemesine kadar, eski siyasetçilerden Mesut Yılmaz'ın "Avrupa Birliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözünden tutun da Süleyman Demirel'in "Kürt realitesini tanıyoruz" sözüne kadar; Kenan Evren'in, "Bir köye, bir mahalleye bir trafo lazım. Bunun için vatandaş Ankara'yı yokluyor. Ankara o trafo için meşgul oluyor. Hâlbuki; birçok şey mahallinde halledilebilir" sözünden tutun da Erbakan'ın "Kürtmeselesini Şeyh Osman'la halledeceğim" sözüne kadar bu mesele bugün olmasa da gelecekte bize, "başka bir çözüm bulmamız gerekir"dedirttiğinde çözüm bulunamaz ise,

4-Bugünkü askeri mücadele doğrudur. Çünkü bu mücadele "Çözüm süreci" adlı ve iyi niyetli bir çalışma döneminde Türkiye Devletini hafife alıp, güya oyuna getirme çakallığının karşılığıdır. Böylece Bülent Akarcalı'nın bir TV programında söylediği: "1935'ten beri her uluslararası toplantıda ilk önümüze sürülen rapor Kürt meselesiydi" gayretini de boşa çıkarmış, biz elimizden geleni yaptık adamlar puşt çıktılar. Meğer niyetleri başkaymış deme noktasında devletin elini güçlendirmiştir. Bu avantajlı durum muhafaza edilmez ise,

5-İçimizdeki dönmelere çok dikkat edilmelidir. Bunların hareketleri çok sıkı takip edilmelidir. Çünkü içi dışı farklı olan,gayrimüslimin münafığıbu insanların ne yapacağı hiç belli olmaz. Şayet bunlar dikkate alınmaz ise,

6-Bazı ibadethanelerin altları araştırılmalıdır. Tünel var mı yok mu Kitapları kan içmeyi emreden bir dinin kanalizasyonlardan başka mabedi olamaz. Ne demek istediğim anlaşılmıştır. Eğer vurdumduymazlık yapılırsa,

7-Dilenciler, özellikle çocuk dilenciler sıkı takip edilmelidir. Sefaköy'de bir üst geçitten geçiyorum. Merdivenin başında bir kadın, aşağısında bir çocuk. Hava yağışlı ve çocuğun ayakkabısı yok. Ayağı yalınayak. Çocuğa hemen ayakkabı almayı teklif ettim. Çocuk hiç tepki vermiyor. "Çorap ve bot alayım sana" diyorum. Doğru dürüst bakmıyor bile. Daha fazla ısrar edince merdivenin başındaki kadına baktı. Kadın hayır anlamında başını salladı. Çocuk soğuktan üşümüş ayaklarını birbirine sürtmeye devam etti.