Serpme yolsuzluk
İDRİS GÜNAYDIN
Alllah, CHP'yi büyük bir yalancıdan ve kumpastan korudu. Bilebilirlerse. Yalanoğlu tutuklandı şürekasıyla birlikte.
Bir adam ilk görünüşten itibaren güvensiz ve yalancı emaresi verir mi Konuşması yalan, görüntüsü yalan, yapamadıklarına karşı uydurdukları yalan.
Bunu CHP'liler nasıl fark etmez Nasıl anlamaz Bu kadar mı gözleri kör olabilir
Artık CHP'li gazeteciler bile tahammül edemez duruma gelmişler, "CHP bu adamdan mutlaka kurtulmalıdır" demeye başlamışlardı. Ama devlet her şeyin farkında. Öyle de olmalıdır.
Bakarsınız bir yerde bir usulsüzlük var. Bir uyuşturucu çetesinin faaliyetleri var. Polise ihbar edersiniz üzerine gidilmez. Savcılığa bildirirsiniz; takibat yapılmaz. Siz, görevliler de bu işe ortak, beraber yapıyorlar dersiniz. Lakin öyle değildir. Devlet gizliden gizliye delil topluyordur. Gün gelir düğmeye basar.
2013 yılında İkitelli Özel OSB Lisesinde öğretmenlik yaptım. Bir gün bir öğrencim, "Hocam. Bizim mahalleye polis bile giremiyor. Herkes sarhoş. Bonzai içiyorlar dedi. Bonzai ismini de o gün duydum. Zaten öğrenci de sıradışı bir tavır içindeydi. Bir gün duydum ki bu öğrenci okula gelmiyormuş. Haberi anlatan öğretmen onun da Bonzai kullandığını, polisin mahalleye baskın yaptığını ve birçok kişiyi gözaltına aldığını söylüyordu.
Aslında CHP'ye yakışır Yalanoğlu gibi biri. Ama o bile fazla. CHP onun kadarını dahi hak etmedi.
CHP'yi hiç sevmem. Ama bakın Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş Adamda hiç değilse bir ağırlık var. Bir devlet adamlığı sıfatı var. Bakın İzmir Belediye Başkanı. İzmir'in CHP'li tarihi Ak Parti iktidarından eskidir. İzmir halkı fosseptik kokluyor ama başkanı tutuklanmıyor. Demek; fosseptik koklatmak gözaltına alınmayı gerektirmiyor. Bu halkın tercihi.
Halk o kokuya razı ise mesele yok. Fosseptik kokusundan, o kokunan da hoşlanan sinekleri var. Bilemem. Ama eğer bir yerde yolsuzluk, usulsüzlük, para sayma makinaları ve para kuleleri, terörle iltisak varsa devletin balyozu başa iner.
Yalanoğlu'nun nesine bakacaksınız İlkokulu bile doğru dürüst hakkıyla bitirdiğinden bir öğretmen olarak kuşkuluyum. Kendi ilkokul yıllarımdan hatırlıyorum: Arkadaşlarımla tarih dersinin kronolojik cetvelini bir birimize sorardık. Hangi padişah hangi yılda doğmuş, hangi savaş hangi yıl yapılmış. Ben bir köy okulunda, okul da değil evden bozma bir sınıfta okudum. Bir öğretmen öğlene kadar 1,2,3'e ders verir bizi sessiz çalıştırırdı. Öğleden sonra da 4,5'inci sınıflara ders verir 1,2,3. sınıfları sessiz çalıştırırdı.
Yalanoğlu'nun hangi dediğine inanalım. Bir İstanbul ziyaretimde gördüm: 2011-2018 yılları arasında yaşadığım İstanbul'dan o kadar uzaktı ki Aklı olan bir görmeye anlıyor.
Aynı şey Avrupa'da kendini belli ediyor. Hollanda ve İsviçre Almanya'dan fert başına düşen zenginlik açısından daha zengin olmalarına rağmen; Almanya'dan arabayla veya trenle çıkıp o ülkelerin topraklarına girdiğinizde hiç tabelaya bakmadan Almanya'dan çıktığınızı anlıyorsunuz. Yolların kenarlarındaki ses duvarları, ağaçların yollara uzanan dallarının kırpılmaması sizi Almanya'dan çıktığınıza hemen ikna ediyor. Görene, anlayana