Piraziz'de tarihin onurlu ve acı yönü

Piraziz'de tarihin onurlu ve acı yönü

İDRİS GÜNAYDIN

1/11/2025 tarihinde Piraziz Şeyh İdris Tekkesi yanında bulunan camide sabah namazında idik. Yine mutad olduğu veçhile Sayın valimiz, Sayın cumhuriyet başsavcımız, Sayın dekanımız, Piraziz belediye başkanımız, Piraziz kaymakamı ve müftümüz, kalabalık bir cemaat orada toplandık.

Şeyh İdris'in yaptığı cami, türbesi ve ulu bir mezarlık…

Program her zaman olduğu gibi Osmanlıvari tarzda icra edildikten sonra sabah kahvaltısı ve sohbet… Ecdat sübhanekeyi öğrendi mi İslam'ı tebliğe koşarmış. Tebliğ edilecek diyar, Rum illeri.

Ya oraya yerleşir ya orada şehit olur veya oraya sadece atının nalının izini bırakmaz kendi izini de bırakırmış. Bu, tarihimizin onurlu yüzüdür.

Dikkat edilirse Karadeniz'de veya başka yerlerde türbesi olan kimselerin hemen hepsi kendi doğdukları topraklarda değil başka topraklarda can vermişlerdir. Milletimizin iki hasleti burada ön plana çıkar: böyle önderlere, liderlere sahip çıkmak ve onları günümüze kadar taşımak.

İşte Anadolu'yu yurt yapmak böyle olmuştur.

Onların her biri bu topraklara vurulmuş mühürdür. Kimse Piraziz meydanındaki heykel için can vermez ama Şeyh İdris Tekkesi için can verir.

Orada kastı tekkedeki zat değil onun temsil ettiği manadır.

Orada, caminin hemen yanında bulunan mezarlar arasında bir mezar daha dikkatimi çekti. "Şapkanın istiskası" kanununa muhalefetten idam edilen Muharrem Hafızın mezarı. Yani acı bir dönem.

Mecliste seçilebilmek için bile yeterli sayıyı bulamayanların millete sormadan, şapkanın istiskası hakkında kanun çıkarıp, giymeyenlere dayatması veya idam ettirmesi...

Şu rejimin yüz karasıdır: Şapkanın giyilmesi kanunundan iki yıl önce basılan "Frenk Mukallitliği ve İslam" namıyla kitap yazdığı için İskilipli Atıf Efendiyi, kanunu iki yıl geriye götürüp, Giresun İstiklal Mahkemesinde asmak...

Bu ülkede Hafız Muharrem'den, İskilipli Atıf'tan helallik alınmadıkça maneviyat ufkumuzun kızıllığı gitmeyecektir.

Çocukluğumda babalarımız şapka takardı. İnce kasket… Köylü, fakir kesim… Şehirli kodaman kesim Fötür takardı. Onlar da ya CHP'liydi ya AP'li… Sonra kendiliğinden kalktı. Şapkanın istiskası şapkanın iskatına döndü.

Şükür.

Eskiden bizim yörede bir de "Iskat ve devir" hurafesi vardı. O da kalktı şükür. Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmiyor artık.

Sayın valimize bir hatıramı anlattım. Lise talebelik yıllarımda Giresun'da vali, Mehmet Aldan'dı. Bir caminin temel atma veya açılış, yahut da İmam Hatip okulunun açılış programıydı; bilemiyorum; vali Mehmet Aldan da iştirak etti. Halk valiyi tanımıyordu ama tanıyanlar normalin üstünde iltifat ediyorlar, tanımayanlar da onun geçeceği yerdekiler hürmet gösteriyorlardı. Sonra da kim olduğunu öğreniyorlar ve ardından ağlamaya başlıyorlardı. İmanlı vali, halkı ile kucaklaşmaya gelen vali…

Vali Feyyaz Bossat adlı zalim, cani bir valinin hikayesi dilden dile, kulaktan kulağa dolaşıyor elbet.. Tabii onlar da vali bunlar da…

Şu hale bakın ki; şu kadar insan 1. Dünya savaşında şehit olmuş, gazi olmuş, yorulmuş; Kurtuluş Savaşında öyle, Harşıt Savunmasında öyle… Ardından istiklalini elde etmiş, sırtını rahat bir yastığa dayayacakken biri çıkacak, olmazsa olmazı hilafet makamını ilga edecek, saltanat makamını ilga edecek, dilini bozacak, dinini yasaklayacak, adet ve geleneğini bozacak, tarihini yasaklayacak. Yahu; kendisiyle "emperyalist- müstevli" diye savaştığın bir millet ve medeniyetin her şeyini mal bulmuş mağribi gibi alacaksın ve ben onları "ezdim geçtim" diyeceksin! Tarihte yendiği bir millet ile aynileşen bir galibiyet olmuş mu Bunu ancak mağlup olan milletler yapar. Onlar da galip olan millet, yendiği milletin donunu kıçından sıyıracak kadar o milleti aciz düşürdüyse olur.