O kadar da citmeyelum!

O kadar da citmeyelum!

İDRİS GÜNAYDIN

Hikâye şöyle. Eski İstanbul Belediye otobüslerinde yolcular otobüse bindikçe muavin "ileri gidelim, ileri gidelim" diye ayaktaki yolcuları şoförün yanına doğru sevk ediyormuş. Binen yolcuların ardı arkası kesilmiyor; muavin de aynı nakaratı söylemeye devam ediyor; yolcular da ön tarafa doğru hareket ediyormuş. En öndeki Laz uşağı artık daha tahammül edemeyecek noktaya gelince, muavin de "ileri, gidelim" nakaratı söylemeye devam ederken bağırmış: "O kadar da citmeyelum!"

Bazı haberleri paylaşmak istiyorum sizinle. Doğan Güreş Paşa. Rahmetli. 1994-1998 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Diyor ki: "Biz savaşmak için para vererek PKK'dan Kalaşnikof alır onu askerimize verirdik."

Yani demek istiyor ki kahraman Türk Ordusu o yıllarda kâğıttan kaplan idi. PKK paraya ihtiyaç duymasa bize silah satmaz, biz de PKK'ya karşı vatanımızın birliğini koruyamazdık.

İkinci itiraf İsrail'e ait. Diyorlar ki: "Biz PKK'yı destekledik fakat Türkiye kendi silahını üretti. Böylece kötü komşu, komşuyu ev sahibi yaptı."

Üçüncü itiraf Garo Paylan'a ait. Garo Paylan katıldığı bir Youtube TV kanalında diyor ki: "Ermenistan'ın yeniden Karabağ toprağını ele geçirebilmesi için 3-5 yıl lazım. Bu dönemde ABD ve diğer dostlarımızdan silah alır hazırlığımızı yaparız."

Garo Paylan'ın akıl etmediği bir durum var: Türkiye'nin cini şişeden çıktı. Türkiye o güne kadar daha ne silahlar üretecek bakalım Geçti o devirler. Tüm bunlara karşı bir muhalefet var. Aslında iki türlü muhalefet var. Biri cennete de götürsen cehennemi isteyecek muhalefet. Kemalist Laikler, Dönmeler, Kripto Rum ve Ermeniler ve onların sürüklediği bazı elitler böyle.

İkinci gruptakiler ise bir şekliyle bu hükümete kızmış; ya beğenmiyor, ya çocuğunu istediği işe sokamamış, ya şu veya bu vesile ile kızgın tipler. Bunlardan emekliler ile zaman zaman ben de yazılar yazıyor, emeklilerin kızgın olduğundan dem vuruyorum ama benim yazım bu hükümet seçimi kaybeder korkusuyla. Yaptığı haksızlık değil.

Çünkü Tayyip Erdoğan 2002'de, daha yeni Ak Parti hükumeti kurulduğunda, Abdullah Gül Başbakan kendisi de yasaklı iken ilk meclis grup toplantısında şöyle demişti: "Şu an hemen bizden çok şeyler beklemeyin. Çünkü ülkeyi ne halde aldığımızı görüyorsunuz. Ama etap etap, durumunuzun iyileştiğini göreceksiniz."

Yaptı mı Yaptı. 144 dolar olan SGK emekli aylığını bugün 400 doların üstüne çıkardı mı Çıkardı. Meyak gibi diğer tüm kesintileri ödedi mi Ödedi. IMF'ye olan 27 milyar Dolar borcu ödedi mi Ödedi. O boyunduruktan Türkiye'yi kurtardı mı Kurtardı. Bugün halen dünyanın borcu en az olan ülkelerinden biri mi Evet.

(Sanayileşmekte olan ülkelerle Türkiye'nin kamu borçlarını kıyaslayın.)

Bas bas bağırıyorlar sokak röportajlarında. "Kendine 100 odalı saray yaptırdı da; kendileri şu kadar maaş alıyor da"

Yahu saray yaptırdı ise seçimi sen kazan sen otur o sarayda. Tayyip Erdoğan akşam eve vardığında (af buyurun) kıçını bir odaya koyuyor, kolunu öbür odada uzatıyor, ayaklarını bir başka odaya seriyor, sırtını başka bir odada duvara dayıyor, terliklerini falan odaya koymuyor ya! Çocuklarını evlendirmiş bir Tayyip Erdoğan'ın çocukları o sarayda oturmuyor ya. Eşi Emine Erdoğan'ın sandığı a odasında, havluları b odasında değil ya!

Nedir bu düşmanlık

"O gitsin artık!" diyorlar. Peki, kim gelsin Cevap yok. Tayyip Erdoğan 12 aylıkken doğmadı. O da 9 aylık. Sen de öyle. Zorla da gelmedi. Sen de insansın.

Bakın Türkiye'de bildiğim 82 parti var. Yetmiyorsa sen de kur. Seçimde millet seni seçsin. O sarayda sen otur.