Nihayet

Nihayet

İDRİS GÜNAYDIN

Uzun zamandır köydeyim. Bir toplantı için Giresun'a inmiştim. Arabadan da bir garip ses geliyordu. Tamirciye götürdüm.

Tamirci arabama bindi ve bir süre kullandı. "Dayı. Araban seni bu hali ile yolda bırakmaz" dedi. Ben de lokantada bir sabah çorbası içeyim dedim.

Çorbayı getiren lokantacı oturdu günlük gazetesini karıştırmaya başladı. Bir yandan da benim gibi çorba içen bir başka kişi ile konuşuyor. Belli ki tanışıyorlar.

"Çocukluğumdan beri tarihi çok severim. Gazetelerdeki tefrika ve tarih yazı serilerini hiç kaçırmam. O kişiyi(ismi ile söylüyor) çok severdim. Eşsiz derdim. Allah günah yazmasın ama peygamber derecesinde.

Neden adına Giresun'da bir cami yokdiye kendime sorardım. Yahu! İlk onunla ilgili yazılanları okumaya başladığımda kabullenemedim. Sosyal medyada video ve yazı türünden yayınlayanları önce kendimce içimden eleştirdim.

Onunla ilgili yayın ve yazıları okumadım, açmadım. Lakin adeta merakımı cezbediyordu. Takibe başladım.

Bre kardeş! Adamın işlemediği kötü iş, yapmadığı rezillik kalmamış. Anlatılanların doğruluğundan şüphem yok.

Cinayet desen onda, ihanet desen onda, korkaklık desen onda, zina desen onda. Yahu bizi nasıl kandırmışlar"

Çorba içen adam söze karıştı, teyid eder mahiyette. Ve dedi ki; "Daha dur; yayınlanmayan vesikalar, açılmadık dosyalar var. Ayrıca bir yerlere dokunur."

"Dokunur elbet",dedilokantacı. "Bu haliyle kalsa da dokunacak. Nasıl olsa cahil, korkutulmuş toplum haline getirilmişiz... Yap yapabildiğin kadar. Hesap soran yok, soru soran yok."

Müşteri lafa karıştı: "Oğluma bahsettim de çocuğun gözleri faltaşı gibi açıldı. Bana eğri eğri bakmaya başladı.Lakin kendisi ve arkadaşları arasında da tartışıyorlarmış okulda!"

Ben gelen Ezogelin çorbayı yudumluyorum ve Tik- Tok denilen sosyal mecranın yaptığını yapabilmek için nice başların uçurulduğunu düşünüyorum.

Az kaldı, tüm gerçekler konuşulacak. Mızrak hiçbir çuvala sığmıyor.