Namazın önünden geçmek

Kur'an'da yeri yoktur. Hadislerde de yeri yoktur ama bizim dini İslami geleneğimizde bir inanç vardır. Namaz kılan bir kimse eğer önüne sütre denen engel koymamışsa onun önünden geçilmez. Arkasından geçilir veya beklenir sonra geçilir.

Aslında namaz kılanın önünden geçen için bir beis yoktur. Fakat inanç, "insana secde edilmez."

Dolayısıyla "puta tapıcılığın bir naziresi olur" diye namaz kılanların önünden geçilmez.

Şimdi Ak Parti iktidarıyla göreve gelmiş bir bürokrat düşünelim.

a-u bürokrat için söylenmedik laf kalmadı. Şöyle hırsız böyle arsız. Eskiden fakirdi. Eski, modeli düşük bir arabası vardı. Şimdi evi de arabayı da yeniledi. Karısı daha kimseyi görmüyor vs.

Hakikaten öyle midir Namazın önünden geçmeyip kenarda bekleyen kişi devleti zarara uğratmaya gelince haramı helali silip atmış mıdır Yoksa normal ihale kanunlarının kurallarına göre mi hareket ediyordur.

Bugün karı-koca bir öğretmen 80-100.000 TL para alıyor. Karı-koca bir memur 80.000 TL maaş alıyor. Bu paranın ne kadarını yiyor. Bu kişi ev değiştirse veya araba değiştirse hakkı değil mi

b-ğer gerçekten bir bürokrat ihaleye fesat karıştırma mevkiinde olup devleti zarara uğratıyorsa o kişi haramı helali silmiş demektir. O kişi ne kadar namaz kılanın önünden geçmemeye dikkat etse ne yazar Böyle bürokrat var mıdır Olabilir. Arada çıkabilir. Annesinin emzirdiği süte ihanet edebilir!

AMA ŞÖYLE BİR DURUM VAR

Türkiye'de ne yaparsanız yapın; heykelleri kutsamadıysanız sizden memnun kalmayan bir kesim var. Onlar, ne yaparsanız yapın iftira atmaya devam ederler.

Çocuktum. Yıl 1975. Eniştem İstanbul'da bir Rum evinde kiracıydı. Bir gün ben o evi ararken yanlışlıkla Rumların yoğun yaşadığı başka bir semte girdim. Başı açık ihtiyar kadınlar, yüzünün her yanı sakal, karışık-dağınık sakallı erkekler Suratlar nursuz Öyle korktum ki; semtten çıkıncaya kadar göbeğim çatladı.

Şimdi bakıyorum; sakalını çevirmemiş, karışık, nursuz yüzlülere çağdaş sakal veya kirli sakallı deyip saygı gösteriliyor. Sakalını çevirmiş, sakalı insana huzur verenlere de dindar veya gerici deniyor.

Acaba diyorum; böyle sakalını çeviren bir bürokrat devleti zarara uğratır mı Uğratmaz diye inanıyorum. Çünkü kolayı varken zor olana niye talip olsun ki

BİR FINDIK SEZONU BÖYLE GEÇTİ

Bu yıl fındığın altını temizleme ve toplama dönemlerinde yuvarlanmalar çok oldu. Sağlık Müdürümüz Muhammet Bulut Beyden aldığım bilgiye göre her gün hastaneye en az 5 kişi bu yuvarlanmalardan ötürü başvurdu. Bunu ilçeler ile birlikte hesap edin.

Mevsimler gerçekten değişiyor.

Çocukluğumda soğuk erken düşer ve bizim köylerde patlıcan inciri denen ve şehirde satılan en pahalı incir olgunlaşması. Şimdi bu incir fevkalade olgunlaşıyor ve yağmurdan mütevellit çabucak deforme oluyor.

Buna göre fındık tarımı için hava şartları çok olumsuz geçti. Önce aşırı sıcak oldu. Sonra yağmur başladı. Devletin veya özel sektörün kurutma tesisi yok. Kurutma işi tamamen yol kenarlarına veya şehirdeki kaldırımlara kaldı. O da yağmurdan bir türlü kurumadı. Bazı ilçeler ve Trabzon'da ise hep sel oldu. Hâlâ fındık toplayanlar var. Fındık ise bahçede çürüdü. Ama ne yapacaksın ki toplamak gerekiyor. Yani fındığı olan da perişan olmayan da.