Kelam Müslümanlığı

Kelam Müslümanlığı

İDRİS GÜNAYDIN

İslami ilimler içinde beylik sayılabilecek dersler vardır. Bunlar kelam ve akait, hadis, fıkıh, tefsir, siyerdir. Kur'an-ı Kerim ise tahsil hayatına intisap etsin etmesin her Müslüman için öğrenilmesi elzemdir.

Bu ilimler içinde en cesur ve atılgan olanı kelamdır. Münkirler ile inançsızlar ile bugünkü deyimle (deist, ateist, agnostik) olanlarla mücadele eden kelam ve akaittir. Dün de Mutezile, Kaderiyye, Cebriyye, Dehriyye, Cehmiyye, Şia gibi batıl fırkalarla dişe diş tartışmıştır.

Şuna benzetiyorum: Kelam, savaşta cepheyi döven topçu gibidir. Toplar cepheyi döver, düşman atışlarını susturur piyade, levazım vs. gider cepheyi ele geçirir.

Mesela bir inançsız ile tartışırken fıkıh hiç işe yaramaz. O Müslüman olduktan sonraki bir meseledir. Tefsir belki işe yarar. O da kişinin hazırlığına bağlıdır.

Günümüzde Türkiye gibi bilimi putlaştıracak derecede benimseyen insanların olduğu, putlaştırmasa da bilimsiz Müslümanların sağlıklı adım atamayacağına inananların olduğu bir ülkede, çocuklarımızın, gençlerimizin sabah-akşam bilimle yatıp kalktığı bir vasatta, bizim gibi dindar kesimi temsil eden Müslümanlar en çok kelam konularında donanım sahibidirler veya öyle olmalıdırlar.

Kelam ilmi orta çağda doğmuş ama en anlamlı mücadelesini bu asırda yapıyor bence. Laik rejim, falancanın ilke ve inkılapları belirleyici olunca bize düşen hadise, tefsire, fıkha efradını cami bir anlamda ulaşmadan sadece kelam ilminin öğrettikleriyle tartışıyor olmamızdır.

Çünkü şartlar bizi buna zorluyor. Çünkü inancımıza sürekli saldırı var. Biz de inancımızı savunmak zorunda kalıyoruz.

Orta çağda öyle miydi Toplumların kahir ekseriyeti Müslümandı. Mahalle baskısı denen şey vardı. Sarahsi'nin kaç ciltlik Mebsut adlı kitabını hayata geçirmenin önünde bir engel yoktu.

Almanya'da her iki ayda bir "diyalog toplantısı" olurdu. İmamlar ve papazlar bir de halk katılırdı. Her zaman konu neredeyse kelam ile ilgili idi.

Fıkıh, tefsir, hadis ilminin öğretilerine ne Almanlar ne de papazlar ilgi göstermezdi.

Şunu öneriyorum: Eğer ortaokulda, lisedeki din kültürü öğretmenlerimiz kelam mezunu değilse veya kelami bilgileri haiz değilse bu mücadeleyi kaybederiz. Çünkü kelam mezunu olmayan, akait nedir okumayan bir öğretmen "Sıfatı ilahi Allah'ın zatının aynı mıdır gayrı mıdır" sorusuyla karşılaşsa apışmaktadır.

Bilimsel keşif ve icatlardan sonra tüm sorular Allah'ın var olup olmadığı, Kur'an Allah'ın sözü mü değil mi konularından gelmektedir. Bunlara doğru ve ikna edici cevap verebilmek için Allah'ın varlığı üzerine, yeni keşifler ve Kur'an'a uygunluğu üzerine kitaplar okuyoruz.