Kanuni Sultan Süleyman'ın sevgililer günü mesajı

Avrupa'nın, önünde titreyip diz çöktüğü, babası Yavuz Sultan Selim'in sevdiği kadına aşkını şiirleştirirken "Şi'rler pençe-i kahrımla olurken lerzan: aslanlar pençemle yere serilirken"diye kendini vasıflandırdığı bir padişahın oğlu Kanuni; Osmanlının kırk altı yıllık padişahı, denizlerin ve karaların hakanı, sevgililer gününde, pardon hatunlarından birine bakın nasıliltifatâtı mahbubiyyedebulunuyor. Yani sevgi iltifatında bulunuyor.

Muhteşem Süleyman Kanuninin iltifat dolu mektubuna aşağıda değineceğim.

Önce şu soruyu sorayım: Kanuni, bu yazının başlığında olduğu gibi "SevgililerGünü" diye bir kapitalist oyuna gelmiş midir

Bir pis oyuna gelmiş midir

Bir Hıristiyan kralın cinayetine ve bir papazın inayetine râm olmuş mudur

Hayır, asla. Eğer bizim gerçek atalarımız da, "atam" dediğimiz atalarımız da, bazı "kavağa tırmandırılan balık rolünde atalar" olsaydı biz onların yanında durur muyduk

Onların davalarını davamız bilir miydik

Onlara atamız der miydik

Bizim atalarımız dört kadınla evlense bile hepsini namusuyla iffetiyle han eyler, hanımı yapar, nikâhı altında tutardı!

Papaz Valentin askerleri gizliden gizliye evlendirdiği için idama mahkûm edilir. Nikâhını kıydığı bir askerin adını söylemeyip vefa gösterdiği için 14 Şubatta idam edilir. Yıllar sonra, Kapitalizmin çok kazanma hırsı içindeki baronları tayin ettikleri nice "gün"lere bir de "sevgililer günü" eklerler ve o gün bir nesne, yani bir mal daha fazla satabilmenin derdine düşerler. Kusura bakılmasın ama dünyada saf insan çok; o günde mutlaka bir şey alıp sevdiklerine, sevmiyorsa bile hanımına bir hediye alır. Çünkü Kapitalizmin tanrıları kurban istemektedir!

Sevginin, aşkın en arı duru tarifi ve faili İslam topraklarındadır hâlbuki! Kur'an'da Hz. Yusuf'un hikâyesi ve İslam tarihi boyunca yaşanmış aşk hikâyeleri.

Ne var ki; Müslümanların yaşadıkları aşklarınnefsiyönü bulunduğu gibi mutlakahikmettarafı da vardır. Bu aşk örneği Batının şehvetperest aşk anlayışına, sevgili tanımına uygun düşmediği için onlar kendi anlayışlarını dünyaya egemen kılmak isterler.

Kanuninin hanımına yazdığı mektuba geçelim:

"Abirum amberüm varum habibim mahı tabanum

Enisüm mahremüm varum güzeller içre sultanum.

(Ay gibi parlak yüzlü, amber kokulu şarkı söyleyen dilli sevgilim, Mahremim, yoldaşım, yârim güzeller içinde benim sultanım)

Hayatım hasılum ömrüm, şarab-ı kevserüm adnüm

Baharım behcetüm ruzum, gülüm ey verdi handanum.

(Ömrü hayatımda ortaya çıkan kevser şarabım, hayatımın merkezi Bahar sevincim, günüm, günlüğüm, gülüm ey gülen yüzüyle beni sevince boğan sevgilim)

Çenarum seyri seyranum gülistan ile bustanum,

Meramım dürri şehvarum sabahım sohbetim şamum.

(Gezip dolaştığım sürece hayatımın çınarı, gül bahçem, hayat bahçem; Meramım, iri taneli incim sabah akşam sohbetim)

Neşatum işretüm bezmüm çeragum neyyirüm şemüm

Turuncu naru narencüm benüm şem-i şebistanum

(Sevincim, eğlencem, eğlence meclisim; ışık veren güneşim, ışığım; Nar ve turunç bahçem, narenciyem, harem dairemin ışığı)

Hıred-mendüm hüda- vendüm nihanum zahir ü pendüm

Kubadum Hüsrevüm mirüm cihan iklimine canum

(Aklım ve fikrim, Hüdanın vergisi gizli ve açık nasihat edenimsin; başkomutanım olan cihan iklimine can veren Hüsrevimsin)

Nebatum şekkerüm gencüm bu alem içrevu rencüm