İki yaşlı genci ziyaret Sadık Albayrak: Şeriat yolunda yürüyen fani

İki yaşlı genci ziyaret Sadık Albayrak: Şeriat yolunda yürüyen fani

İdris Günaydın

Dostum Ömer Karahasan ile yılların eskitemediği, daima hak yolunda dik durmayı bilmiş ve eğilmemiş Sadık Albayrak ağabeyi, Çaykara'nın Parma yaylasındaki malikanesinde ziyaret ettik. Bizleri kabul ettiği için ve nefis bir sohbete imkan tanıdığı için teşekkür ederiz. Önce bir maaşallahımı takdim edeyim: yaş 83 olmasına rağmen başından sanki bir saçı eksik olmamış. Gençliğini, dinçliğini, aşk ve muhabbetini devam ettiriyor. Yine Allah düşmanlarına düşman, Allah dostlarına dost.

Neler konuştuk Elbetteki zamanın o bizim için parsellenmiş kısmına ne sığarsa onu.

Anlattıklarından aklımda kalanlar. Kadir Mısıroğlu ile hapiste yattım.

Oğlum Berat, her asker gördüğünde selam dururken, beni bir seferinde Toptaş Cezaevine ellerimi kelepçeleyip götürdüklerini görünce, daha selam durmayı bıraktı.

Tayyip Beyi içerden ve dışardan çok zorluyorlar ama, o onlara karşı direnmesini biliyor.

Ben hayatım boyunca, hem kalemimle devrim yobazlarına karşı dik durdum hem de kimliğimden dolayı bana ve aileme karşı tavır alanlara karşı dik durdum.

Sadık Bey hergün Yenişafak, Akit, Millli Gazete'yi sıcağı sıcağına takip eden, güncelden kopmayan bir kişi. Yaş yetmiş iş bitmiş deyip kenara çekilmemiş. Va'bud rabbeke hatta ye'tiyeke'l yakiin emri fermanınca emri hak gelinceye kadar mücadeleye devam eden biri. Duvarda Tayyip Beyin resmi asılı. Kapının önünü de Kıtmir adını verdiği bir kangal koruyor. Evin kapısında kendi elleriyle diktiğini söylediği çam ağaçları… Tam bir çevre şuuru ile hareket ediyor. Allah hayırlı uzun ömür versin.

Her duyduğumu yazmıyorum; zülfü yâre dokunabilir.

İKİNCİ DELİKANLI: RAMAZAN OKUR… İNSAN AHLAKININ İNCELMESİ O KADAR OLUR

İkinci gün yine dostum Ömer Karahasan ile bu defa emekli müftüler Mehmet Bal ve İskender Bal'ı da yanımıza alarak, Sis Dağına seyreyledik. Eynesil içinden…

Önce şunu itiraf edeyim: Ne Eynesil'in köylerinde ne gittiğimiz Eynesil Yaylasında ne de bir gün önce gittiğimiz Çaykara'nın köyleri ve Parma yaylasında, eski tip ne bir araç ne bir ev yoktu. Daha sonra yayladan indiğimiz Trabzon'un Şalpazarı ilçesi üzerinde de öyle… Merak ettim; her biri bir villa güzelliğinde olan bu evleri bu fakir insanlar nasıl yaptırmış Yoksa bu fakirlik edebiyatı bir söylenti mi

Sisdağı Yaylası ve gittiğimiz oba gerçekten bir hayallerdeki köşkü andırıyordu. Sis dağı festivalleri de orada yapılıyormuş.

Ramazan Okur 1977'li yıllarda Giresun'da derslerimize gelen meslek dersi hocalarımızdan biri idi. Bir tarikat müdavimi ve ilmine, kesbine hürmet edilen bir zattı. Yine elini öptürmedi ama görüşmek nasip oldu. İnsan davranışlarını imbikten geçirseniz nasıl olur Öyle idi.

Doyasıya sohbet ettik. Yanımda Giresun İHL'nin efsane öğrencileri, yedi yıl boyunca tartışmasız okulumuzun ağabeyleri, emekli Müftüler, Mehmet ve İskender Bal'lar ile Ömer Karahasan bulunuyordu. Eskilerden, yenilerden konuştuk, konuştuk, konuştuk…

Bir hususu memnuniyetle öğrendim. Buradan tüm okuyuculara ve Diyanet'e hatta İlahiyat Fakültelerine de bir istekte bulunuyorum. Benim bazı hususlardaki dini düşüncelerimin aynen onlarda da var olduğunu gördüm. Biraz açayım: Birçoğumuz Asım Köksal merhumun Peygamberimizin hayatı adlı on ciltlik kitabını okuduk. Ben ki, o kitabın bazı sahnelerini okurken, ağlamaktan gözüm çıktı. Daha kitabı okuyamadım ve rafa kaldırdım. Bunu yapanlar Ehli Sünnetin mümtaz ve muteber simaları idi. Onlar Kerbela'da orda burda öyle fiiller işlemişler ki, onu Allah rızası için yaptıklarını sanarak hata etmişler. Allah'ın rızasını kazanacağız derken kılıcın rızasını kazanmışlar. Diğer yandan Kur'an'la çelişen hadis olmaz, olamaz. O peygamber sözü değildir.