Her hutbe bir manifesto

Her hutbe bir manifesto

İDRİS GÜNAYDIN

Türkiye'de 100.000'in üzerinde camide milyonlarca kişiye her Cuma günü hutbe okunur. Lakin hutbeyi okuyan imam jest, mimik ve tonlamadan uzak bir eda ile okursa hutbeler ilgi çekmez. Cemaat ya telefonuyla uğraşır ya uyur ya da başı önüne eğik hutbenin bitmesini bekler.

Acaba kaç cemaat, okunan hutbeden etkilenerek namazdan sonra hutbenin bir nüshasını imamdan ister Merak edip, aynı hutbeyi evinde hatırladıkça okumak için

Her hutbe bir manifestodur aslında. Yani bir bildiridir. Öyle okunmalıdır ki; itaatten bahsediyorsa uslanmayan başı itaate, isyandan bahsediyorsa cemaati isyana sürüklemelidir.

"İsyana sürüklemelidir" demem lafın gelişi. Yani, etkin olmalıdır.

Geçen hafta böyle bir hutbe okundu. Benim dikkatimi çeken; (camimdeki imam mı çok hünerliydi yoksa her camide mi öyleydi bilmiyorum); hutbe gayet velut bir hitabetle ve pür dikkat dinlendi.. Hatta imam dahi sonraki bir günde yaptığım sohbette ilk kez bu konuda bir hutbe hazırlandığından bahsetti.

Şimdi o hutbenin en dikkate değer yerlerini buraya alıyorum:

"Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam'ın yerine getirmemizi istediği sorumluluklardan biri de mirası Allah ve Resulünün emrettiği şekilde paylaşmaktır. Miras, vefat eden birinin geriye bıraktığı mal, mülk ve servetin belirli ölçüler içerisinde varisler arasında pay edilmesidir.

Kur'an-ı Kerim'de mirasla ilgili hükümler en ince detayına kadar açıklanmış 'Hududullah' yani Allah'ın koyduğu sınırlar olarak ifade edilmiştir. Peygamber Efendimiz (S.A.V) "Miras malını hisse sahipleri arasında Allah'ın Kitabına göre taksim edin.."buyurur.

Aziz Müminler!

Dinimiz İslam, her işimizde olduğu gibi miras taksiminde de adaleti titizlikle uygulamamızı, miras paylaşımında kadın-erkek, büyük-küçük demeden her hak sahibine hakkını vermemizi emretmiştir. Nitekim Nisa Suresi yedinci ayette yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır. "Anne babanın ve yakınların miras olarak bıraktıklarından erkeklere pay vardır, yine anne babanın ve akrabanın bıraktıklarından kadınlara da pay vardır. Allah miras malının azından da çoğundan da bunları farz kılınmış birer hisse olarak belirlemiştir."Bununla birlikte dinimiz miras taksiminde kadınları asla mağdur etmemiş; anne babasından, eşinden, çocuklarından hatta yeri geldiğinde torunlarından bile onlara pay ayırmıştır. Ayrıca varislerin karşılıklı rızaya dayanarak mirası kendi aralarında diledikleri şekilde taksim etmelerini de meşru görmüştür.

Kıymetli Müslümanlar!

Günümüzde aile içi sorunların artmasına, kardeşler ve akrabalar arasına dargınlıkların girmesine, kavgaların ortaya çıkmasına sebebiyet veren olumsuzlukların başında miras paylaşımında yapılan haksızlıklar gelmektedir. Oysaki miras paylaşımında İslam'ın koyduğu ölçülere riayet etmek, büyük bir günah, ağır bir vebaldir. Kız çocuklarına haklarını tam vermemek, evlendikleri için onları mirastan mahrum bırakmak hiçbir varisin istemediği değersiz mülk ve arazileri onlara layık görmek apaçık bir zulümdür. Ayette buyurulduğu üzere yetimlerin mirasla ilgili haklarını gasp etmek ateşten bir parçayla karnı doldurmaktır. Bir kimse adaletten ayrılmamak şartıyla çocukları arasında malını paylaştırabilir. Mirasın tamamını veya bir kısmını çocuklardan birine hibe ederek diğerlerinin haklarını çiğnemek ise adaletten sapmaktır. Nitekim Peygamberimiz: "