Ekrem İmamoğlu! İban gönder de ödeyelim şu borcu!

"Dil yumuşak olduğu için ömür boyunca kalır, diş sert olduğu için dökülür" demiş Budha

"Üslubul beyan, aynıyla insan"demiş atalarımız da.

27 Mart 1994'te belediye başkanı seçildi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Kasımpaşa'dan çıkmış orta halli bir ailenin gecekonduda büyümüş çocuğu. Karşısındakilere bir bakalım: İlhan Kesici, Zülfü Livaneli, Bedrettin Dalan Hepsinin varlığı Tayyip beyi dişiyle sürükleyecek kadar. Lakin halk, Tayyip Beye sadaka olsun diye değil bizi o anlar, bizi yönetsin diye oy verdi ve Şehrül Emin-i İstanbul yaptı. İstanbul'un akmayan suyunu akıtsın veya çamur akan suyunu temizlesin diye. Sokaklarını çamurdan kurtarsın diye.

Yaptı mı En güzel şekliyle.

Peki, o tarihlerde Ekrem İmamoğlu ne iş yapıyormuş Lokanta işletiyormuş.

Yemek, köfte işi.

Olur, olabilir; helalinden kazanıyorsa bundan daha güzel ne olabilir

Bir gün Tayyip Erdoğan lokantasına uğramış. Köfte yemiş.

Aman ne kadar onurlanmıştır İmamoğlu. Gururlanmıştır. Hatta "lokantamıza yemeğe gelen ünlüler"diye bir köşe açmış ve orada Tayyip Erdoğan'ı başköşeye yerleştirip reklam bile yapmıştır. Kapıda karşılamış, ellerini oğuştura oğuştura uğurlamıştır bile. Gülücükler dağıtarak.

Bunlarda anormallik yok.

Anormallik şurada: Şimdi anlıyoruz ki İmamoğlu bu ziyareti çokça kullanmıştır! "Sık sık bana gelir, köfte yerdi. Hatta laf aramızda para da almıyordum"demiştir.

Demediğine inanmıyorum bu çiğliğinden sonra.

Şeyh Sadi ne güzel söyler: "Cömertin ikramı şifa, cimrinin ikramı derttir" diye. Meğer o köfteleri, bir gün seksen beş milyonun önünde Tayyip Beyi kendince köşeye sıkıştırmak için ipe dizmiş. Ve utanmadan, onurlu bir adama yakışmayacak seviyede "Köfte yedi, para almadım ondan" demiş.

Devamı ise daha çirkin: "Hayat boyu o borcu ödeyemeyecek!"

Aynen böyle.

Oooo. Vay senin köften de batsın, sen de bat.

Hayatı boyu ödeyemeyecek!

Para aldı-almadı tartışması bir yana..

Geçekten almadığını varsayalım..

Bre ne diye para almadın Recep Tayyip Erdoğan tanınan birisi olmasaydı, senin lokantana gelmesi üzerinden reklam yapmayacak olsaydın yine de para almayacak mıydın Mutlaka alacaktın.

Tayyip Erdoğan'ın o gün verecek parası yok muydu Verebilecek gücü yok muydu

O tarihte niye almadın

Demek ki sende bir puştluk var! Düşünce ve niyetlerinde bir bit yeniği var ki almadın. Demek daha sonra kullanırım diye düşünerek para almadın..

Demek sen lokantana gelen müşterine hem yemek satıyor hem lokmalarını sayıyorsun. Buna "camgöz"lük denmez mi

Eskiden Bağdat'ta bir adam elinde küçük bir kutuyla bir kuyumcuya girmiş.Şu elimdekini altınlarla tartar mısın

Kuyumcu tartmaya başlamış. Biraz altın, biraz daha, az daha, dükkândaki tüm altınlar! Yok, o küçük kutu altınları yine de bastırıyormuş.