Diyanet İşleri Başkanının sakalı

Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek bir makalesinde şöyle bir olay anlatmıştı: NATO'nun bir tatbikatında ülkelerin generalleri istirahat arasında kendi askerlerini eleştiriyor. Burada Alman General kendi askerlerinin emre itaatsizliğinden, disiplinsizliğinden, uysallığından söz ediyor. Bunu destekleyen Avusturyalı General söze giriyor: "Evet doğru söylüyorsunuz general. Askerleriniz aynen dediğiniz gibi. Emre itaatsiz, uysal" Derken bir şamar sesi duyuluyor. Avusturyalı Generalin yüzünde Alman generalin şamarı Avusturyalı General: "Ama exselans! Ben farklı bir şey söylemedim ki. Sizi teyit ettim.." Alman General: "Edemezsin. Benim askerlerimi ancak ben eleştirebilirim. Sen benim askerlerimi eleştiremezsin."

Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş'ı eleştiren bir kesim var: Bu kesim Rum mu Hayır. Ermeni mi Hayır. Yahudi mi Hayır. Süryani mi Hayır. Keldani mi Hayır. Maruni mi Hayır. Ne öyleyse Bundan önceki Diyanet İşleri Başkanlarını da her buldukları fırsatta eleştiren Müslüman olmayan, bir dine de inanıp inanmadığı belli olmayan bir güruh var. İslami literatürde böyleleri münafık tanımına uyuyor; münafıkça Dinime dahleden bari Müselman olsa Bunlar Müselman değil. Eleştirenler bir başka dine veya mezhebe mensup olacak kadar medeni de değiller. Çünkü farklı dinden olanlar eleştirmiyorlar. Yahu sizi camide gören var mı Yok. Oruç tuttuğunuzu gören var mı Yok. Öyleyse bırakın bizim başkanımızı biz eleştirelim.

Eh, Ali Erbaş eleştirilere cevap verdiğine göre şimdi yeni malzeme lazım. Ben söyleyeyim. Diyanet İşleri Başkanının yüzünden saç bitmiş. Hayırdır. Niye Diyanet İşleri Başkanı acıkıyor sabah, öğle, akşam yemek yiyormuş. Ne acayip! Millet acından ölürken üç öğün yemek Olacak iş mi

Hele hele çoluk çocuk sahibi bir baba imiş Tövbe, tövbeee. Olacak iş mi

İşin şakası bir yana. Bizim Diyanet İşleri Başkanımızı biz eleştiririz. Gerisi yıpratmaya matuftur.

ÖZGÜR ÖZEL-TAYYİP ERD0ĞAN GÖRÜŞMESİ

Bu makaleyi yazdığım saatlerde CHP lideri Özgür Özel ile Tayyip Erdoğan arasında bir görüşme vardı. Henüz sonuçlanmadı ama inşallah CHP normal bir düzen partisi haline gelir de halkın gönlünü alan bir parti olur. Ama çok zor bir temenni. Çünkü DEM ve Aleviler buna müsaade etmezler. CHP'yi asıl refleksinden uzaklaştırmazlar. Hele, Atatürkçüler oyuncakları ellerinden alınmış çocuk gibi ağlarlar. Çünkü adını andıkları laik fikirleri ancak kendilerini CHP'nin tarihi misyonuyla ifade edebiliyorlar. Bu kadar seçmeni kenara atmayı CHP göze alamaz. Özgür Özel kendince bir kahramanlığa soyundu ama Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" fiiline benzemesin Yine de bekleyip göreceğiz. Olanda hayır vardır

PAŞA NE DİYOR

Okuyucularımdan "Paşa" rumuzlu bir okuyucum benim "Türkiye'nin Üç meselesi" başlıklı 1 Mayıs 2024 tarihli yazıma yorum yapmış ve beni Kur'an'ı anlamamakla suçlamış. Konu ise benim "Kur'an'cıların sünneti inkar ettikleri" iddiam. Peygamberimizin de hüküm koyabileceğine dair ayetler beyan ettiğim halde bunları görmezden gelmiş. Bana Hakk'a Suresi 44 47. ayetleri örnek göndermiş. Bu ayetlerde Allah şöyle buyuruyor: "Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı" 44. "Elbette onu kıskıvrak yakalardık." 45. "Sonra onun can damarını koparırdık." 46. Hiçbiriniz buna mani olamadınız" . 47

Benim iddiam bu değildi ki! Benim iddiam "Peygamber Hz. Muhammed'in de hüküm koyma hakkının olduğu" şeklindeydi. Nitekim Kur'an şarabın haram kılındığını yazıyor da rakı ve diğer uyuşturucular hakkında bir hüküm koymuyor. Şimdi rakı, bonzai, flagga, morfin, esrar v.s helal mi Sigaranın bile haramlığına hükmedilen bir dünyada yaşıyoruz. Onlar için de Peygamberimiz: "