Cumhuriyet Halk Partisi ile Bulgaristan'daki Komünist Partinin amacı aynıdır.
Bulgaristan halkı Komünizm'e geçtikten yaklaşık seksen sene sonra Bolşevizm yani Sovyetler Birliği yıkılmıştır. Ama o yıla kadar Bolşevizm Devrimi Bulgar halkına yapacağı kötülüğü yapmış ve votka bağımlısı, üretmeyi düşünmeyen sadece akşam içeceği votkayı düşünen hissiz ve ruhsuz bir nesil meydana getirmiştir.
Aynı şey Türkiye'de denenmiş ve Komünist olan devletlere Bolşevizm, komünist olmayan devletlere Menşevizm uygun görülmüştür. Program aynıdır.
Dini ve mukaddesleri yasaklamak, Batı tipi dinsiz bir eğitim vermek, şarapçı, rakıcı bir nesil meydana getirmek. Onun için 19231950 arası tam bir dinsizlik furyası esmiştir. Allah Müslümanların yüzüne bakmış ve öyle acımıştır ki bu millete; insanlık tarihinin en acımasız diktatörlerinden Stalin'i aracı yapmıştır. Stalin muhteşem Sovyetler Birliğinin başında iken Türkiye'den Kars ve Ardahan'ı istemiş, buna karşı koyamayacağını anlayan İsmet İnönü NATO'ya başvurup koruma istemiştir. NATO: "Siz diktatör bir ülkesiniz. Demokrasiye geçmelisiniz" deyince 1946'da "açık oy gizli tasnif" adlı bir ucube seçim sistemi devreye konmuş fakat NATO bunu yutmamıştır. Böylece 1950'de gerçek bir seçim "gizli oy gizli tasnif"li bir seçim yapılmış ve Menşevizm esaslı dinsiz rejim yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Eğer bu rejim devam etseydi Türk gençleri de Bulgar gençleri gibi sadece votkaya mahkûm gençler olacaktı.
Stalin böylece Türkiyeli Müslümanlara istemeden büyük fayda sağlamış ve Türk halkını CHP'den zımnen kurtarmıştır.
Peki, CHP niçin kuruldu
CHP, Almanya'da ortaya çıkan Pozitivizmin Fransızcaya tercüme edilen Nordre Es Progres halinin Osmanlıya tercüme edilen İttihat ve Terakki Partisinin Türkçeye tercüme edilmiş adıdır. Alman Pozitivizmi dini ve Tanrıyı ret eden sadece maddeyi esas alan bir felsefi görüştür. Fransızcaya tercüme edilen hali de Osmanlıcaya tercüme edilen hali de böyledir. Türkiye'de kurulan CHP işte bu İttihat ve Terakki yani sanayileşme ve kalkınma partisinin Türkçeye tercüme edilmiş halidir. Aslında sanayileşmeyi ve kalkınmayı esas alan bu akım gerek Osmanlıda gerekse Türkiye'de dinsizleştirme ve Batı tipi hayat tarzını dayatmıştır. Bunun en bariz örneği bu akıma Osmanlıda meyledenlerin kimliklerinde mevcuttur. Bunlardan bir tanesini söylemek bile yeter: Dr. Abdullah Cevdet Türk ırkını güzelleştirmek için Almanya'dan damızlık erkek getirelim diyecek kadar şuursuz ve Batı hayranı