Bir sempozyumun ardından (1)

Bir sempozyumun ardından (1)

İDRİS GÜNAYDIN

15-16 Mayıs tarihlerinde Giresun Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öncülüğünde fakat asıl organizasyonda hakim ruh kıymetli arkadaşımız tarihçi Mehmet Fatsa olan bir sempozyum yapıldı. Üniversitenin konferans salonunda iki gün, Yağlıdere'de de bir oturum süren sempozyum bizim tarih olarak aslında ne büyük zenginliğe sahip olduğumuzu lakin araya giren Fetret Devri nedeniyle kendi şaheser uygulamalarımızdan ne kadar uzaklaştığımızı gözler önüne serdi.

Bu vesile ile bu sempozyumu organize eden Giresun Üniversitesine, İlahiyat Fakültesine ve bu sempozyuma esintisini katan Mehmet Fatsa'ya teşekkür ederim.

Sempozyumun konusu "Ahilik kavramı ve Hacı Abdullah Halife" idi. Bu sempozyum ile ilgili bende oluşan takdir ve tenkit hislerimi aşağıda belirteceğim. Lakin önce açılışta yapılan konuşmalara değinmek istiyorum.

Sayın Rektör Yılmaz Can Bey, yapılan etkinliğin ruhuna uygun bir konuşma yaptı ki hakkıdır. Giresun Valisi Sayın Fatih Yüksel Serdengeçti'nin yaptığı konuşmada değindiği bir nokta vardır ki; çok dikkat çekicidir. Rahmetli Cemil Meriç'in bir sözüne atıfla "İzm"ler idrakimize giydirilen deli gömlekleridir"diyerek aslında izm'ler gemisiyle insanlarımızın hakikat limanından ne kadar uzaklara açıldığını ve böyle güzellikleri unuttuğunu söylemek istedi.

Rahmetli Necip Fazıl'ın söylediği "Biz hakikati ceketimizin astarında kaybettik" sözünde manasını bulan o gerçek ki; biz aslında bu hakikati bulmuştuk. Lakin o hakikat limanından "izm"ler kayıklarıyla güya hakikati aramaya çıktık. Bugün aslında; vaktiyle o hakikati, bir zamanlar bulduğumuzu hatırlıyoruz. Bu sempozyumlar bize bunu anlatıyor.

Sempozyumda Giresun İlahiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Muharrem Akoğlu'nun hacimli bir konuşması var ki; ona müstakil makaleler ayırdım.

BÖYLE SEMPOZYUMLAR NASIL DAHA VERİMLİ KILINABİLİR

1- Bu sempozyumların bir nihai bildirisi olmalı ve ilgili bakana gönderilmelidir. Burada anlatılanlar eğer gerçekten anlatıldığı gibi ise o, tarihimizde bir yere gömülmüş bugün ortaya çıkarılan bir hazine gibidir. Hiçbir hazineyi devlet denize atmaz aksine bir yerde sergiler veya hazineye devreder.

Sadece bizim tarihimizde değil; Roma, Yunan, Lidya, Frigya, Urartu vs. gibi tarihlerden kalma iskeletleri bile devlet korumaya alıyor. Devletin tasarrufu olmadan bu tür tarihi uygulamalar hayata geçmez ve sadece sempozyumlarda kalır.

2- Salonun dolu olması elbette herkesin isteğidir. Üniversite bir şarkıcı getirdiğinde, icabında tüm fakülteleri tatil edebiliyor da böyle bir etkinlikte neden her fakülteden yirmi öğrenci o salona izin verilerek gönderilmiyor Bu sempozyumdaki ana fikir, ticaret yapanların uyması gereken ahlak ve İslami duyarlılıklar idi. Gelecekte sadece İlahiyat Öğrencileri mi ticaret yapacak Diğer fakülte öğrencilerinden ticaret yapacak yok mu

3- Nihai Bildiriyi önemsiyorum. Öyle bir bildiri olmalı ve mutlaka medyada yayınlanmalı, hocaların adreslerine gönderilmeli, sokakta yayınlanmalıdır.

4- Bir video çekimi mutlaka olmalı idi ve isteyen ona ulaşabilmeli idi.

SEMPOZYUM İLE BENDENELER CANLANDI

Anlatılan uygulama, Bayramoğulları Beyliğinin Karadeniz'i fethi üzerine Karadeniz'deki hayatı ilgilendiriyor. Ahi Evran'ın talebe ve bağlılarının bir uygulamasını. Şu hale bakar mısınız Ortada devlet yok ama dipdiri bir millet var. Kasabalarda Fakih (hukukçu) var. İmam var ve birçok muvazaalı işleri karara bağlıyor. Medrese var ve tıkır tıkır işliyor. Seyfiye var ve savaşa hazır bir orduyu hazır kıta tutuyor.