Ak Parti iktidara geleli 23 yıl oldu. Rahmetli olan bir arkadaşım vardı Bayram Kostakoğlu. Bir kuyumcu suikastında şehit oldu. Allah mekanını cennet eylesin. Derdi ki; hemen yanında pazar tezgahında ayakkabı satan iki sol görüşlü genç için: "Tezgaha ayakkabıyı vurup gelip geçenlerin dikkatini topluyor ve diyorlar ki: Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermeyenler bu sokaktan geçmeyecek."
Giresun'un bilge adamı Türk Ocağı Başkanı Alpaslan Unat kendisini bir vesile ile ziyaret ettiğimizde şöyle demişti: "İstanbul'daki arkadaşlarıma dedim ki: "Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklemek bir milli meseledir." Demek bugünleri görmüş. Bu konuşmayı dinleyen şahitlerim var.
Türkiye, bugüne bakacak olursak o zamanın Patagonyası durumundaydı. SGK'nın arızaları saymakla bitmiyordu. O yıllarda bir İstanbul- Giresun seyahatim var. Otobüsle. Araba çukurlara düşmemek için o kadar dikkat ediyor ki. Sabah vakti. Uykudan uyanmışız. Öyle gözlerimiz yollarda çukursuz asfalt arıyoruz. Şimdi Ordu - Giresun Havaalanı yapıldıktan sonra otobüsle yolculuk yapmadım. Fakat taksiyle yaptım ama o yollardan eser yok.
Bunu muhalefet hatırlamak istemez. İnsan nisyan ile malüldür eskiyi unutur.
Bir örnek daha vereyim. 24 Temmuz 2004'te Almanya'nın Stuttgart Bölgesine indim. Vangen denilen yerde sabah yürüyüşüne çıktım, geziyorum. O kadar ilginç şeylerle karşılaştım ki; on adet konuyu "Bu benim ülkemde de olsa, benim ülkemde de olsa" diye iç geçirdim. 2011'de Almanya'dan dönerken bunların yedi tanesi geçekleşmişti. Şimdi biri hariç hepsi geçekleşti. O biri de şehirlerin yıkılıp bahçeli nizam, az katlı evlerle donatılmış bir şehir olması ki onun yapılması çok zor. Çok masraflı. Her halde bu madde çok ileri tarihlerde belki gerçekleşebilir.
Son 23 yılda yapılanlar Kemalistlerin üç yüz senede yapamayacakları şeyler. Çünkü onlar bir tuvalet dahi yapıp halka icraat diye açmadılar.
Sadece Ecevit'in memur alımlarına sınav sistemi getirmesi millet için unutulmaz bir icraat oldu. Doğrusu ve adil olanı bu idi. Allah günahlarını af etsin.
23 yıl öncesini biraz daha hatırlayalım: Kurulan ve fakat fazla ömürlü olmayan hükümetler. Fırlatılan yazar kasalar. Kurulduğunda zerre umut vad etmeyen koalisyonlar. Vergi vermemeyi düşünen halk. Bazı Türkiye'de yaşadığı halde istikrarsız hükümetlerin olmasını isteyen ve bu kaos ortamında her türlü icraatı yapan işadamları. Ülkenin her yerinde her cihetten kaos. Deprem için toplanan paralarla ödenen emekli maaşları. Başbakan olduğu halde hiçbir ağırlığı olmayan ve sorulan bir soruya omuzundaki pır pır yerini gösteren Mesut Yılmaz.
Demek istiyor ki: "1- Bu isteğinizi pırpırlılar kabul etmez. 2- Biz halkın istediği işleri yaparız ama askerler buna izin vermez. 3- Bu ülkede omuzu pırpırlıların yaşadığını unutma. 4- Biz Başbakan olduysak askerlerin izin verdiği kadar iş yapabiliriz.
Ne dersek diyelim. Her hükumette iktidar olan, hem OYAK'tan hem de devletten istediği gibi nemalanan ciheti askeriye, sırtında yumurta küfesi olmadığı için milletin aç, bi ilaç halini düşünmüyordu. Memleket "ne olacak bu hal Bu gidiş nereye" sorularını sorduruyordu.