1850'lerde ABD

Filmler gerçek hayattan alınmış birebir kesitler olmasa da yine çekildiği muhitin, dönemin veya ülkenin durumunu yansıtır. Bir tarihler TV izlemeye yatkındım. Bir-iki Orta Asya filmi izledim. Bizim filmlere benzemiyordu. Nitekim Kırgız hikâyeci Cengiz Aytmatov'un hikâyeleri de. Bizim hikâye ve filmlerde mutlaka bir kahraman vardır ve onlar üzerinedir her şey. Aytmatov'un hikâyelerinde ve Orta Asya filmlerinde olaylara odaklanılmıştır.

Televizyon izlemiyorum. Film, dizi hiç izlemiyorum. Haber portallarından haberleri izliyor, TV'ye bakmıyorum.

Yalnız son yıllarda kovboy filmlerini izlemeye merak saldım. Macerası yanında asıl benim ilgimi çeken o günün ABD'si

Gerçekten ABD o yıllarda ne kadar hukuksuz ve cani imiş. Kadın haklarının esamesi okunmuyor. Canlı hukukunun hiç yeri yok. Zulüm, haksızlık, cinayet, yağma gırla Kadın gerçekten çok itilen bir varlık.

Burada izlediklerimle Anadolu'muzun en iptidai dönemini hatırlıyor, bildiklerimle karşılaştırıyorum. Bizde bir insanlık ve medeniyet var. İslam'ın getirdiği güzellikler. Onlar devrim üstüne devrim yapmışlar. Dünya devletlerini sömürmeleri de cabası! Bugün bir seviyeye ulaşmışlar. Bize ise ev dururken ahırı satmışlar adeta. Methede ede onların kaldırıp attıklarını bize kakalamışlar.

Bunların başında krallık sistemi gelir. İngiltere krallığı bırakmazken bizde bunun karşılığı olan saltanatı lağvettirmiş! Bu bile aklı başında olan birimiz için düşünmeye değer.

Bizim vicdanımız üzere yemin etmemizi önerirken kendileri İncil'i bırakmamış. Hayret! İnsan soruyor: Avrupalıda üzerine yemin edeceği vicdan yok mu

Tüm vicdani erdemler bizde mi

İzlediğim filmlerde asıl üzerinde durulması gereken bir diğer konu da; ABD'li kovboyların Kızılderilileri, öldürülmesi gereken ve toprakları ellerinden alınması gereken bir haydut olarak takdim etmesi.

"Aslanlar kendi tarihlerini yazıncaya kadar avcıların aslan avı üzerine anlattıkları şeyler zevk verecektir." Kızılderililer de öyle. Ne kadar kaldılarsa dünyada

Bir de dikkatimi çeken bir şey daha oldu. Filmlerin başrol artistlerinin bir kısmı Yahudi. Film şirketleri de öyle.

Yahu bu adamların ilgilenmedikleri ve başarılı olmadıkları alan yok. Sanki her Yahudi daha çocukken bu görevler dağıtılmış ve hayata geçirilmiş gibi.

Müslümanlara sesleniyorum:

Hamasete gerek yok. Mantıklı olmalıyız. Bu Yahudiler çocuklarını yüksek ideallerle ve Yahudi inancıyla nasıl yetiştiriyorlar Niçin her türlü göreve yeten adamları var Dünya üzerinde kaç kişiler bunlar

İslam Dünyasından tarikat ve cemaat örnekleri geliyor zaman zaman telefonuma. Arkadaşlar paylaşıyorlar. Çok gülünç. Böyle bir tarikat ve cemaati savunmak çok kolay. İnsan yetiştirmek üzerine değil lidere bağlanmak üzerine. Ne acı. Cahil mi cahil bir adama tapınma ritüellerine benziyor.

Fakat bir iyi tarafı varsa ABD ve Avrupa'daki gibi veya içimizdeki seküler hayat yaşayan sergerdeler gibi fuhuş, zina, katliam, kadın haklarını ihmal yok. Var olan da şahsın kendi tercihi. Tarikat ve cemaat öğretisi değil. Ferdi suçlar, topluluğu bağlamaz.