Siyasetin insani boyutu unutulmamalı
MHP lideri Devlet Bahçeli uzunca süredir sağlık sorunları yüzünden ortalıkta görünmüyordu, biliyorsunuz. Dün partisinin kurucu lideri merhum Türkeş'in kabrini ölüm yıldönümü dolayısıyla ziyaret ederek iki ay sonra ilk defa kamuoyu önüne çıktı. MHP'liler bunca zaman sonra ve birçok spekülasyonun ardından liderlerini karşılarında görmenin coşkulu sevincini yaşadılar.
Ancak Bahçeli'nin sağlığına kavuştuğunu haber veren görüntüler yalnızca kendi taraftarlarını değil MHP liderinin siyasi görüşlerine en uzak mesafede duran kişileri de sevindirdi. Bana sorarsanız siyasilerce yapılan açıklamalar da çoğunlukla nezaket veya protokol icabı olmayıp samimi duyguların ifadesiydi. Çünkü sağlık söz konusu olduğunda insanların çoğu empati kurarak bakar ilgili kişiye.
Unutmayalım ki bu memlekette bir dertten söz edilirken "Allah düşmanımın başına vermesin" diye dua edilir. Bir insanın hastalıkla kavgası bize siyasi kavgalarımızı unutturmuyorsa insanlığımızda bir eksiklik var demektir. Karşımızdaki insan bu moral tutumdan uzaksa bile bize düşen kendisine aynı şekilde davranmamak olmalıdır.
Siyasi tutumlarını ve yaklaşımlarını bu sütunlarda devamlı eleştirdiğim MHP lideri Devlet Bahçeli'ye ben de sağlık ve şifa diliyorum bu vesileyle.
Bugünlerde şifa dileğiyle andığımız ve sağlık haberlerine kulak kesildiğimiz biri daha var: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik "kent uzlaşması" soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Mahir Polat.
İBB'de Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapan Polat'ın ciddi sağlık sorunları var ve doktorlarının söylediğine göre cezaevinde kalması hayati riskler oluşturuyor. Bundan dolayı günlerdir birçok kesimden Polat'ın hiç değilse tutuksuz yargılanması yönünde çağrılar yapılıyor. Ancak, benim bu satırları yazdığım ana kadar, konuyla ilgili herhangi bir adım atılmış değil. Umarım kamuoyu vicdanından yükselen çağrılara yetkili makamlar bigane kalmaz. Unutmayalım ki insani haller siyasi yaklaşımlara bir sınır oluşturmak zorunda.
Kendisini tanıyan herkesin hakkında hüsnü şahadette bulunduğu Mahir Polat, aslında siyasetçi olmaktan ziyade bir kültür teknokratı. İstanbul'un tarihî kültür mirasına yeniden hayat verme çabalarını herkesin takdir ettiği bir şehir aşığı. Süleymaniye çevresinin ihyası, Müze Gazhane'nin şehre kazandırılması, Yerebatan Sarnıcı'nın yenilenmesi gibi birçok başarının altında imzası olan kültür insanı. Cezalandırılmayı değil, ödüllendirilmeyi hak eden bir yönetici.
Aslına bakarsanız Mahir Polat'ın, sağlık durumundan bağımsız olarak da tutuksuz olarak yargılanması gerekirdi, ille de yargılanacaksa. Aynı şey başta İmamoğlu olmak üzere diğer sanıklar için de geçerli. İBB Başkanının "kaçma şüphesi var" denilerek tutuklu yargılanmasına karar verilmesi ne akla ne mantığa ne de vicdanlara sığıyor. "CHP'nin cumhurbaşkanı adayı" nereye kaçacak acaba İnsanların aklıyla alay etmemek lazım.