Anadolu irfanı diye bir şey yok mu
CUMARTESİ YAZILARI
Cahil sıfatını çoğunlukla bilgili veya eğitimli olmayan kişileri nitelemek için kullanırız. Bir de "tecrübesiz, genç" anlamında bir kullanımı var ama bu da esasen bir bilgi (çeşidinin) eksikliğini ifade ediyor yine. Esas olarak bilgi derken eğitim yoluyla edinilen bir değeri kastederiz. Eğitimle bilgi sahibi olup cehalet adı verilen olumsuz durumdan kurtulabileceğimizi var sayarız.
Üniversitedeki profesörün oyuyla dağdaki çobanın oyunun eşit olması bu bakımdan pek aklımıza yatmayan bir husustur. Hatta "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu" şeklindeki ilahî hitabın da yorumu bu doğrultuda yapılır çoğunlukla.
Peki, cahillik bilgi sahibi olmanın zıddıysa "eğitimli cehalet" veya "okumuş cahiller" gibi nitelemeler -tıpkı dört köşeli üçgen sözü gibi- birer oksimoron değil mi
Cahilliği salt bilgisizlik veya eğitimsizlik olarak anlıyorsak öyle. Gelgelelim bilginin de bilgisizliğin de sınırı yok. Bilgisizlik nerede biter, bilgili olmanın imkanı nerede başlar, belirsizdir. Hatta gerçek anlamda bilgili olmanın imkanı var mıdır, o da tartışmalı bir konu.
Büyük filozofun "Tek bildiğim şey hiçbir şey bilmediğimdir" demesi boşuna değil. Çünkü her şeyi bilemedikten sonra hiçbir şeyi biliyor olamayız.
Öyleyse konuştuğumuz konu aslında cehaletin dereceleri olabilir ancak. Bu anlamda hepimiz cahiliz. Kimileri daha koyu cahil, kimileri daha az koyu. Temel'in zenci fıkrasında olduğu gibi
Bu durumda eğitim görmüş insanların cehaletinden söz edildiğinde ne kastediliyor peki Cehaletin koyuluk derecesini eğitim eksikliği dışında bir faktörün tayin ettiği mi Yoksa bilginin eğitimle elde edilmeyen bir çeşidinin de (irfan) bulunduğu ve asıl cehaletin bu çeşit bilgiden mahrumiyet olduğu mu
Sakallı Celal'e atfedilen "Cehaletin bu kadarı ancak tahsil ile mümkündür" sözüyle "eğitimli cahillerin" kastedildiği düşünülür, bilgisi olan ama irfanı olmayan kişiler.
Oysa tahsil kavramı eğitim anlamına geldiği gibi çalışarak bir şeyi elde etme eylemini de ifade eder. (Ki eğitim de çalışıp çabalayarak bilgi elde etme işidir aslında ama biz şimdi artık eğitme fiilinden türettiğimiz bir terimi kullanarak bilgiyi edineni özne değil nesne olarak kabul ediyoruz.)
Nitekim yine aynı anlama gelecek şekilde "Cehlin ol mertebesi sehl olmaz Kisbsiz tâ bu kadar cehl olmaz" (Cehaletin bu derecesine kolayca erişilemez Çalışıp çabalamadan bu kadar cahil olunamaz)demiş eskiler de.
Demek ki -buradaki açık ironiyi paranteze alırsak- cehalet bilgi eksikliğinin doğal sonucu olarak kendiliğinden var olan bir durumdan ziyade insanın irade ve eylemi sayesinde elde edilebildiği bir özellik, ecdada göre. Tıpkı bilgi gibi.
Cehalet "tercih edilen bir hal" bu bakımdan. Aslında bilgisizlikten ziyade bilmeye, öğrenmeye, düşünmeye, aramaya, araştırmaya kendini kapatmaktır cehalet. Farklı fikirlere, yabancı seslere kulağını kapatmaktır, yeni bakışlara gözünü kapatmaktır. Demek ki kapatmayı "tercih etmek"tir.