Suriye'de İsrail, Amerika ve YPG

Suriye'de İsrail, Amerika ve YPG

İBRAHİM KARATAŞ

Suriye'de Esed rejimi devrildikten sonraki yeni düşman artık dış güçlerdir ve bunların en tehlikelisi İsrail'dir. Görüldüğü üzere İsrail ordusu, muhalif gruplar (artık iktidar da diyebiliriz) İsrail'e tek bir kurşun sıkmamalarına rağmen Şam'ın eteklerine kadar geldi. İsrail artık Suriye'de ve bir daha da kolay kolay çıkmaz. Ama tek tehlike bu değil. Yine görüldüğü ve görüleceği üzere eski rejimden kalan ne kadar ölümcül silah varsa hepsini bombalayarak yeni yönetimi kendisine karşı savunmasız bıraktı. Çünkü İsrail'le dostça geçinen Beşar Esed rejimi artık yok.

İsrail burada durmayacak. Güneyde Dürzilerin yoğunlukta olduğu toprakları da kendi topraklarına katarak Suriye içlerine doğru daha da genişleyecek. Sonra güneyden yukarıya doğru YPG'nin kontrolündeki alanlara erişmeye çalışacak. Eriştiği zaman Deyr Zor'daki petrol kuyularına da el koyacaktır.

YPG, artık arkasında İsrail olduğu için devletçik hayallerine devam edecektir ve gerek Suriye'nin yeni yönetimini gerekse de Türkiye'yi rahatsız etmeye devam edecektir. Aslında Suriye'deki Kürtler PKK'ya hiç bulaşmasalardı bugün onlar da muhaliflerle birlikte olacaktı ve Suriye'nin geleceğinde söz sahibi olacaklardı. Bir gün PKK ile iç içe olmanın verdiği kayıpları öğrenirler mi bilmiyoruz ama önümüzdeki dönemde de sıkıntı çekecekleri muhakkaktır.

Yüksek ihtimalle ABD, Suriye'den çekilmeyecektir. Her ne kadar Trump yönetimi çekilmek istese de İsrail buna müsaade etmeyecektir. İsrail'in "güvenliğim tehlikede" demesi Amerika için yeterlidir. Amerikan kongresinde İsrail'in talebini reddedecek bir tane kongre üyesi yoktur. YPG belki İsrail'in hamiliğine, olmadı Amerikan askerlerinin varlığına dayanarak rahatlayacağını düşünebilir ama duruşu hiç de sürdürülebilir görünmüyor.

Çünkü kimin arkasına sığınırsa sığınsın Türkiye'nin onay vermediği herhangi bir yapılanma içine giremez. Sadece 10 yıl önceki halleriyle bugünü karşılaştırmaları kazanımlarının ve kayıplarının ne olduğunu anlamaları için yeterlidir. Yine de statükoyu ABD veveya İsrail eliyle sürdürmek isteyebilirler ama hiç kimsenin kendileri için ölmeyeceğini anlamaları için üzerinden on yıllar geçmesini beklemek büyük gaflettir.

Bu ülkede Devlet Bahçeli gibi milliyetçi bir liderin bile (ki bu çağrının kendi şahsına ve partisine bir adet oy kadar bile katkısı yoktur) barış elini uzatması büyük bir fırsattır. Türkiye her şekilde kendi güvenliğini temin eder, belki daha fazla bedel de öder ama fillerin arasında kalanların uzun yaşamayacağı muhakkaktır. Onun için içlerinden aklı başında biri varsa bir an önce Türkiye'nin kapısını çalmalıdır. Suriye'de Araplar Türkiye ile birlikte olmanın keyfini çıkarıyorlar. Suriyeli Kürtler, Türkiye nezdinde Araplardan geri değiller. Gelirlerse kabul de görürler.