Avrupa'nın güvenliği, Türkiye ve Baykar

Avrupa'nın güvenliği, Türkiye ve Baykar

İBRAHİM KARATAŞ

Avrupa nihayet savunma alanında harekete geçiyor. Donald Trump'ın Amerika'sının Avrupalılara dosttan çok düşman gibi davranıp, Avrupa'nın düşmanı Rusya ile adeta dost olup üstüne bir de Avrupa'nın müttefiki Ukrayna'yı yarı yolda bırakması ve hatta daha ileri gidip bugüne kadar verdiği silah ve paraların karşılığı olarak Ukrayna'nın madenlerini istemesi, Amerika ile dost olmanın ne kadar ölümcül olduğunu gözler önüne serdi. Avrupa artık RusSlav hayranı Trump'ın -ki iki karısı Slav kökenli- kendilerinin kurtarıcısı değil baş belası olduğunu fark etmiş durumda ve bundan sonraki Amerikan başkanlarına da güvenerek hareket edilmeyeceğini öğrenmiş durumda.

Bu yüzden de kendisini korumak için savunma sanayisini geliştirmek amacıyla 800 milyar Euro'ya kadar harcama yapmayı planlıyor. Bu politika değişikliği muhtemelen işe yarar. 500 milyonluk eğitimli bir nüfus, gelişmiş ekonomiler ve gelişmiş silahlar üretebilecek bir alt yapısı olan yaşlı kıta askeri bir güce dönüşebilme potansiyeline sahip. Ama onların da bazı kronik sorunları var. Yıllarca ev kedisi misali konfor alanında mutlu yaşayan, feminizm ve LGBT gibi toplumu dejenere eden boş ideolojilerle toplumlarının mücadele azmini kıran AB ülkeleri ve üye olmayan diğer Avrupa ülkeleri halklarına vatan için ölmeyi nasıl kabul ettirecekler belli değil. Dolayısıyla silahlansalar bile o silahı kullanacak ordular oluşturmaları biraz zor olacak. Ama yine de imkansız değil.

Bu ve benzer zorlukları aşmak için çözüm arayışında oldukları Türkiye'nin kapısını çalmalarından belli. Avrupa Birliği'nde tepe yöneticiliği de yapmış Polonya Başbakanı Donald Tusk Türkiye'yi de Avrupa'nın güvenlik yapısına dahil etmek için Türkiye'ye geliyor. Bir zamanlar AB adına Türkiye'ye kök söktüren Tusk'ın Ankara'ya gelişi Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye ne kadar muhtaç olduğunun önemli bir delilidir. AB ülkeleri yıllarca Türkiye silahlanmasın diye önüne sayısız ambargolar koymuştu. Şimdi ise biraz da yüzsüz davranarak ambargolara rağmen yapılan silahları ve Türk ordusunu yanlarında istiyorlar. Artık Avrupa en azından askeri anlamda bizi sadece kıskanmıyor, aynı zamanda bize muhtaç. Türkiye'nin askeri gücü AB kapılarını açar mı bilinmez ama o gücü isteyen AB Türkiye'nin kapısını çalıyor. Devran tersine dönüyor.

Ancak her şeyin Türkiye lehine gittiği bugünlerde hükümete bir uyarıda bulunmak lazım. Malumdur ki Avrupa ülkeleri Türkiye'yi sevdikleri için göz kırpmıyorlar. Çaresiz olmaları onları zoraki Türkiye'nin ayağına getiriyor. Bugün Avrupa'nın güvenlik ortağı olunsa bile ortaklıktan ne kadar kârlı çıkılacağı belli değil. Avrupalılar Türkiye'den silah almazlarsa ortak olmanın faydası olmayacaktır. Ayrıca Avrupa'yla güvenlik bağlamında işbirliği yapmak Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile de yan yana gelmek demektir. Onları da korumamız gerekiyor mu Onlarla olan sorunlara rağmen işbirliği ne kadar sağlıklı yürüyecektir Diğer yandan Türkiye'nin diğer ülkelerde devam eden operasyonları var. Terörle mücadelede sorun çıkarırlar mı Türkiye Azerbaycan'ı Ermenistan'a karşı desteklediği için zorluklar çıkaracaklar mı Ambargolar devam edecek mi Hem Türkiye'den koruma desteği talep edip hem de koruyuculara vizelerle zulüm edilecek mi