Türkiye bütün güç haritalarının "düğüm noktası" haline geldi. Barış masası kurabilen tek ülke. Olmadığı masadan imza çıkmaz! İçerideki 'yabancı'lar un ufak oluyor. Daha büyük sürpriz

İçeriden ve dışarıdan çok ağır saldırılara maruz bırakıldı. Gezi teröründen 15 Temmuz'a, Ege'nin silahlandırılmasından Güney sınırlarımızın savaşla kapatılmasına, ekonomik saldırılardan silah ambargolarına kadar...

Ve belki de en önemlilerinden biri Türkiye'nin yapıp ettiği, uğruna mücadele verdiği her şeyin medya üzerinden sulandırılması, hafifletilmesi, yok sayılması, alaya alınması oldu. Asıl kanımıza dokunan buydu.

İçeride öyle etkin mekanizmalar kurdular ki, bir tür "iç işgalci deneme"ler yaşadık. Her ne kadar bugün bu iktidar alanları büyük oranda etkisizleştirilse de hâlâ "siyasi terör" üzerinden bir iç direnç devam ettiriliyor, silahlı terörü bitiren Türkiye'ye karşı "siyasi terör" diri tutuluyor.


BUGÜNÜ PKK 47 YIL, SURİYE SAVAŞI İSE 14 YIL GECİKTİRDİ

Hemen şunu söyleyelim: Türkiye şu an birçok ülkeyi, yanında durmak, iş birliği yapmak durumunda bırakan bir güç denklemi oluşturmuş, inşa etmiştir. Bunun esas kaynağı yüzyıllara dayanan siyasi genetik ve devletler sürekliliğidir.

Bin yıldır coğrafyamızı formatlayan imparatorluklar aklıdır. İşte son on beş yılımız, bu aklı, bu bilgeliği, bu güç inşasını durdurmak isteyenlere karşı mücadele ile geçti.

Ve bu, çok daha erken olabilirdi. "Türkiye'yi durdurma" senaryosunun mimarları bizi yıllarca yavaşlattı. PKK 47 yıl, Suriye savaşı 14 yıl geciktirdi. Çok ağır bedeller ödendi. Oysa Türkiye sadece kendisi için değil, coğrafyasına ve dünyaya öğretecek çok şeyi vardı. Bunlar gecikti.


İÇERİDEKİ "YABANCI" İKTİDAR ALANLARI UN UFAK OLUYOR.

Şimdi uluslararası sistem dağıldı. Güç haritası çöktü. BM ve üst kurumlar etkisizleşti. Avrupa Birliği etkisi zayıfladı. ABD küreselden bölgeselleşmeye yöneldi.

Aktör, imparatorluk geçmişi olan milletler yeniden sahaya indi. Ve Türkiye'nin önünde büyük bir boşluk oluştu. O da yıllardır hazırlığını yaptığı gücü öne çıkardı.

Artık içerideki engellerin un ufak olduğunu görüyoruz. Bölgesel güç denkleminin merkezinin Türkiye olduğunu görüyoruz. Küresel barış ve ortaklıkların Türkiyesiz olamayacağını görüyoruz. Ve Türkiye bu alanın daha başında. Daha yeni başladı.

Suriye savaşının bitmesi, içerideki "yabancı" iktidar alanlarının dağıtılması, PKK'nın kendini feshetmesi, YPG'nin tasfiye ve silah bırakmasının gündemde olması gibi, Türkiye'nin elini rahatlatan daha çok şey yaşanacak.


TÜRKİYE ŞU AN, ULUSLARARASI GÜÇ DENKLEMİNİN "DÜĞÜM NOKTASI"DIR!

Güç; tarihten, coğrafya kimliğinden, hafızanın yeniden keşfinden, küresel güç haritasının dağılmasından geliyor. Ve en akıllıca bir yolla bu fırsat kullanılıyor.

Türkiye şu an uluslararası diplomasinin düğüm noktasıdır. Uluslararası enerji ve ticaret koridorlarının düğüm noktasıdır. Çok daha önemlisi, Türkiye şu an dünyanın güç denkleminin, güç matematiğinin tam anlamıyla düğüm noktasıdır.

Sadece dün İstanbul'da Rusya-Ukrayna Masası kuruldu. Ukrayna ve Rus heyetleri İstanbul'da görüşüyor. Olumlu bir hava yakalanırsa Trump ve Putin de İstanbul'a gelebilir. Erdoğan, Trump ve Putin'in İstanbul'dan dünyaya vereceği fotoğraf işte sözünü ettiğimiz yeni dönem güç matematiğinin en etkili sembollerinden biri olacak.


TÜRKİYE'NİN OLMADIĞI MASADAN İMZA ÇIKMAZ!

Hindistan-Pakistan savaşından Gazze'deki korkunç kıyıma, Suriye bütünlüğünden Avrupa savunmasına, Afrika'daki Batısömürge karşıtı millileşme dalgasından Orta Asya'nın güç toplamasına, Rusya'yı Ukrayna'da saplandığı çıkmazdan kurtarmaktan İspanya ve İtalya ile ortak savunma girişimlerine, savaş ve çatışmaları Basra Körfezi ile Kızıldeniz arasındaki kuşaktan uzaklaştırmaktan Anadolu merkezli yeni yükseliş çağına, Pasifik'ten Atlas Okyanusu'na uzanan büyük coğrafyayı 21. yüzyılda "Süper Kuşak"a dönüştürmeye kadar, Türkiye'nin olmadığı hiçbir masadan imza çıkamayacağı artık dünyanın gerçeğidir.

Çünkü, özellikle son beş yılda Türkiye'den başka barış masası kuran hiçbir ülke yoktur. Ve bu, dünyanın tamamında geçerlidir.