Trump'ın karşısındaki Avrupalı liderler fotoğrafı ne anlatıyor "Büyük ulusların kibri"ne ne oldu Batı, soykırımlarla

15. yüzyıldan itibaren "Coğrafi Keşifler" palavrasıyla dünyaya yutturulan sömürgecilik dalgası ile başladıkları tarih burada sona ermiştir.

Beş yüz yıldır, dünyanın tamamını sömürdüler, yağmaladılar. Dokunmadıkları, kanını akıtmadıkları, kıyıma uğratmadıkları, ülkelerini yağmalamadıkları, zihinlerini iğfal etmedikleri tek bir millet kalmadı.

Alımlı Avrupa şehirlerinin temellerinde, yeryüzünün her köşesinden milletlerin kanı vardır. Batı medeniyeti dedikleri şey, soykırım, acı ve yıkımlar üzerine inşa edilmiştir.

İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana, Avrupalılar kadar kan akıtan, insanlığı sömüren, milletleri helak eden başka bir toplum olmamıştır.


SÖMÜRGECİ GÜÇLER OLARAK BAŞLADILAR. "SÖMÜRGE ÜLKELERİ" OLARAK BİTİRDİLER.

İşte bu yüzden bu fotoğraf, bu beş yüz yıllık tarihin sonunu ilan ediyor. Avrupa için yolun sonunu, çöküşün başlangıcını ilan ediyor. "Sömürgeci güçler" olarak başladıkları küresel hakimiyetlerinin, "sömürge ülkeleri" haline gelerek bittiğini ilan ediyor.

Evet, yeni sömürgeci güç 1950'lerden sonra ABD. Batı dediğimiz şey artık ABD. Ama İsrail ve birkaç ülke dışında yeryüzünde bir tane ortağı, müttefiki kalmadı.

Görünüşte herkes ABD ile dost! Bu "dostlar"ın her biri ABD'nin bugünkü gücünden rahatsız ve bir an önce zayıflamasını bekliyor. Çünkü; Avrupa'nın beş yüz yıl süren sömürge hakimiyetinin ABD için 21. yüzyılın ikinci yarısına kadar bile sürmeyeceğini artık herkes biliyor.


ARTIK "BATI CEPHESİ" DİYE BİR ŞEY YOK. "BATI BARIŞI" İSE HİÇBİR ZAMAN OLMADI…

Bazıları o fotoğrafı, her ne kadar, "Batı Cephesi" görüntüsü diye işlese de, "Batı tek vücut" diye yorumlamaya çalışsa da, Haçlı Seferleri'nden bu yana devam eden ortaklık görüntüsü verilse de, aslında Batı Barışı diye bir şey olmayacağını, korkunun hakimiyetinin başladığını gösterdi.

Yüzyıllarca sömürdükleri Afrika'dan, Latin Amerika'dan, Asya'dan, Ortadoğu'dan çıkarıldıklarında, bu bölgelerdeki kaynaklardan uzaklaştırıldıklarında Batı bir "hiç"e dönüşecek. Abartı gelebilir ama bu tarih kesinlikle başladı.

Öyleyse "Batı Barışı" diye bir şeyden söz edemeyiz. Kendileri dışındaki dünya için hiçbir zaman, tek bir barış örnekleri olmadı. Ama artık kendi içlerinde de "Batı Cephesi"nin, "Batı Barışı"nın olmayacağını kısa süre içinde göreceğiz.


SOYKIRIMLA BAŞLADI, SOYKIRIMLA BİTİYOR. "MÜSLÜMAN SOYKIRIMI" ONLAR İÇİN SİYASİ GENETİK!

Kaynak alanları daraldıkça, Batı dışı dünya güçlendikçe, milletler kaynaklarına sahip çıktıkça, Batı'nın kendi içinde savaşlarına tanık olacağız. İki Dünya Savaşı da "Avrupa İç Savaşı"ydı. Üçüncüsü de öyle başlayacak.

Beyaz Saray'da bu aciz görüntüyü veren Avrupalı liderlerin "başarılı" oldukları tek şey, İsrail soykırımına ortak olmak oldu. Askeri ve siyasi olarak İsrail'in yanında durup, insanlık tarihinin bir büyük suçuna daha ortak imza koydular.

Şunu net biçimde söyleyebiliriz: Batı, soykırımlarla başlattığı tarihi soykırımla tamamlıyor. Çünkü soykırım, Batı medeniyetinin siyasi genetiğinde var.

Gazze'deki İsrail soykırımı, Batı'nın da soykırımıdır. "Müslüman Soykırımı"na kodlanmış zihinlerinin yeni yansımasıdır.


İSRAİL: BEŞ YÜZ YILIN KÖTÜLÜK ÖZETİ

Ama güçlerinin eridiği bir döneme denk gelen bu soykırımın sonuçları onlar için bu sefer farklı olacak. Çok yıkıcı olacak. Siyasi sistemlerini, toplumsal yapılarını, yönetim geleneklerini sarsacak.

Son soykırım, insan ırkına yönelik bu kollektif saldırı, Batı'nın kendi sınırları dışındaki dünya ile zaten zayıflayan bağlarını da tamamen koparacak.

Batı'nın soykırıma dayalı siyasi genetiğin beş yüz yıllık özetinin İsrail'de toplandığını görüyoruz. Bu yüzden Gazze'ye Batı'nın gözüyle bakanlar insanlığı kaybedebilir. Geleceğin dünyasını kaybedebilir. 21. yüzyıl tarihini ıskalayabilir.


BU BARBARLIĞA BAKIŞLA ULUSAL POLİTİKA OLMAZ. İNSAN EKSENİ'DİR, PEYGAMBERLER EKSENİ'DİR!

Çünkü, Gazze'deki barbarlığa bakışımız ulusal politikalarla, jeopolitik hesaplarla, enerji ve askeri güvenlik stratejiyle olamaz.

İnsan ekseninden, Hz. Adem'in, peygamberlerin durduğu yerden, Allah'ın öğrettiği yerden bakmak zorundayız.