İsrail Kıbrıs Rum Kesimi'ni terör üssüne dönüştürdü. EOKA'yı yeniden kuruyor! "Terörsüz Türkiye" planı

Öncelikle şunu not edelim: Ortadoğu'daki bütün terör örgütleri İsrail bağlantılıdır. Hiçbirinin İsrail'e küçük de olsa bir saldırı yaptığını göremezsiniz. Ama Türkiye dahil, birçok ülke, İsrail ve ABD'nin kurduğu terör örgütleri yüzünden çok ağır bedeller ödemiştir.

Ortadoğu'daki her ülke için, Afrika'daki her ülke için, Güney Asya'daki her ülke için ellerinin altında, yeri geldiğinde kullanılacak bir örgüt mutlaka vardır.


İSRAİL NEREYİ İSTERSE TERÖR ÖRGTÜLERİ ORAYA SALDIRIR...

İsrail'in bölgesel çıkar ve güvenliği bu örgütlerin nasıl kullanılmasını gerektiriyorsa öyle yapılır. Hangi ülke ve hedefe saldırmaları gerekiyorsa o saldırılar yaşanır. Terörle yordukları ülkelere sonra her şantajı dayatırlar.

DAEŞ (IŞID) böyle bir örgüttür. PKK-YPG İsrail ve ABD istihbaratının coğrafyamızdaki en yakın müttefikidir. Dikkat edin, İsrail'in güvenlik tehditleri ne zaman yükselirse PKK harekete geçer. İsrail, Suriye'yi ne zaman sıkıştırmak istiyorsa YPG harekete geçer.


ONUN İÇİN TERÖR MEŞRUDUR. ÇÜNKÜ KENDİSİ DE TERÖR ÖRGÜTÜDÜR.

Önceki gün bir PKK yöneticisi "Biz uluslararası düzenin parçasıyız. Silah bırakmak sadece bizim vereceğimiz bir karar değil" türü, bütün bu kirli ortaklıkları açık eden bir cümle kullandı.

Daha da vahim olanı İsrail ve ABD, kurdukları, yönettikleri, kullandıkları örgütleri eskiden gizler, örtülü ilişkiler yürütürlerdi. Şimdi onları "stratejik ortak" olarak gösteriyorlar.

Belki de insanlık tarihinde ilk kez, terör örgütleri ile devletler açık ortaklık kuruyor, aynı zeminde buluşuyor. İsrail de bir "terör gücü" olarak kurulduğu için terör örgütlerin dilini en iyi o konuşuyor.


"TERÖRSÜZ TÜRKİYE" İSRAİL'İN "TERÖR KARTINI" ZAYIFLATIYOR.

"Terörsüz Türkiye" projesi, PKK'nın silah bırakma baskısı altına alınması, Suriye'de YPG meselesinin çözümü için yoğun çaba harcanması, "İsrail'in terör kartı"nı zayıflatıyor. Suriye meselesi çözülürse, "Terörsüz Türkiye" meselesi sonuçlanırsa İsrail elindeki en büyük silahlardan birini daha kaybedecektir.

Daha doğrusu "Türkiye ile savaş"ında çok etkili bir silahını kaybedecektir. "Terörsüz Türkiye" "Terörsüz Bölge" politikasına dönecek, İsrail'in nüfuz alanını dramatik biçimde daraltılacak, Türkiye'den Suriye ve Mısır'a kadar hareket alanı sınırlanacaktır. Şu an Orta Afrika ülkelerinde, Türkiye ile İsrail arasında dolaylı savaş bütün cephelerde yaşanmaktadır.


İSRAİL EOKA'YI YENİDEN KURUYOR. TÜRKİYE'YE KARŞI AKDENİZ'DE "TERÖR DUVARI" İNŞA EDİYOR.

Bu durum İsrail'i yeni arayışlara itti. Terör silahını güçlendirmek için yeni ortak arayışlarına başladı. Suriye'de Dürziler üzerinden bir yapılanmaya girişti. Dürzileri Suriye'yi parçalamak, Türkiye etkisini zayıflatma yolunda "terör kartı"na dönüştürdü.

Ama çok daha önemli bir adım attı ve bu, Türkiye için uzun soluklu bir mesele haline gelecektir:

İsrail Kıbrıs Rum Kesimi'ni bir terör üssüne dönüştürüyor. Rumların eski örgütü EOKA'yı yeniden kuruyor. Rum ve Yunan milliyetçiliğini provoke ederek Akdeniz'de Türkiye'ye karşı bir "Terör Duvarı" inşa etmeye çalışıyor.


ELLİ YIL ARAPLARA "İRAN KORKUSU" PAZARLADI.ŞİMDİ DE YUNAN/RUMLAR'A "TÜRKİYE KORKUSU" SATIYOR.

EOKA'nın yeniden canlandırılması görünüşte Türklerle Rumlar arasındaki mesele olarak algılanabilir. Zaten öyleydi. Ama şimdi işin niteliği değişti. Rumların ve Yunanistan'ın zaafını, Türkiye korkusunu ve düşmanlığını tahrik eden İsrail, aslında kendi hesaplaşması için yeni cephe kuruyor.

Bu, şuna benziyor: On yıllarca Araplar ülkelerine karşı "İran korkusu" pazarladılar. İsrail'in güvenliği bu korkunun sağladığı güvenli alana göre sağlama alındı. Araplar korkunç silahlanmaya, Arap-İran çatışmalarına (Irak ve Suriye'de) sürüklendi. Bu tehdit dili İran-Irak savaşından bu yana İsrail'in elindeki en güçlü silahtı ve çok işe yaradı.

Ama Suriye'de yönetimin değişmesi, İran'ın kendi sınırlarına çekilmesi, Arap-İran sınırının sağlama alınması, İsrail'in elindeki bu korku silahını da tüketti, son elli yılın kartı elinden gitti. Türkiye'nin coğrafya genelinde çok etkili ortaklıklar inşa etmeye başlaması, "İsrail'in korkusu"nu açığa çıkardı.


O ZAMAN BUNU DOĞRU OKUYALIM!

İşte buradan hareketle "Türkiye'ye karşı terör kartı" çok daha öncelikli hale geldi. Şimdi de Rumlara, Yunanlılara "Türkiye korkusu" pazarlayarak onları kendi eksenine çekiyor, provoke edip altından kalkamayacakları maceralara sürüklüyor.

Son haftalarda Rum Kesimi'nde başlayan EOKA kimliği patlaması işte bunun sonucu. Rum yönetimi, EOKA'yı yeni rol model olarak, yeni ideolojik kimlik olarak anlatıyor. EOKA müzeleri açılıyor. EOKA'yı örgütleyen Rum Kilisesi'ne yeni görevler veriliyor. Öğrencilere 'EOKA'nın mücadelesi' anlatılıyor. KKTC bayrakları yakılıyor. İstanbul'un bombalanması videoları servis ediliyor.

Bu ani heyecanın nedeni sadece Rumların, sadece Yunanistan'ın Türkiye düşmanlığı değil. İsrail'in iki ülkeye yeni bir rol biçmesi, buna göre toplumsal eğilimlerin formatlanması, buna göre yeni terör dalgasının inşasını başlatmasını izliyoruz.


ÖNCE ASKERİ ÜSSE SONRA TERÖR ÜSSÜNE DÖNÜŞTÜ…

İsrail öce Yunanistan'la askeri anlaşmalar yaptı ve bu ortaklık yıllardır güçlendiriliyor. Adalar silah deposuna döndürüldü. Ege ve Akdeniz'de tatbikatlar yapıldı, Türkiye'ye karşı bir cephe inşa edildi.

Gazze'deki soykırım sırasında ise Rum Kesimi ana saldırı üssü olarak kullanıldı. İsrail sermayesi ve istihbaratı burada üsler, merkezler oluşturdu.