Ama başarısız oldu. Büyük dalga kırılamadı.
GEZİ İSYANI DA DIŞ MÜDAHALEDİR, CASUSLUKTUR, VATANA İHANETTİR.12 yıl önce yaşanan Gezi isyanı da, terör örgütleri, siyasi partiler, iş çevreleri ve kültürsanat dünyası üzerinden servis edilen bir dış müdahaleydi. Bu sefer sert siyasi söylemler ve iradeler üzerinden değil, kitlesel etkinliği yaygın olan dizi, sinema, sanat dünyası sokağa sürülerek uygulanıyordu. Mesele ağaçtı, çevreydi vs. Ama hiçbiri değildi. ABD, İngiliz, Alman istihbarat görevlileri İstanbul sokaklarında isyan yönetiyor ve bunu açıkça yapıyorlardı. Kamu binaları tahrip ediliyor, araçlar yakılıyor, Dolmabahçe'de Başbakanlık Ofisi işgal edilmek ve dünyaya bir fotoğraf verilmek isteniyor, Türkiye'nin daha önce görmediği bir vandallık sergileniyordu.
MEZHEP SAVAŞI ÇIKARACAKLARDI!Rejim değiştirilecek, Başbakan değiştirilecek, Türkiye hizaya sokulacak, yeniden ABD-Avrupa aklının himayesine verilecekti. 28 Şubat'ta "İslam-tehdit" kavramı için harekete geçenler bu sefer işi "mezhep isyanı"na dönüştürüyordu. Bu da mezhep üzerinden servis edilen bir iç savaş senaryosuydu. CHP, PKK, DHKP-C ve el altından FETÖ isyana hamilik yapıyor, özellikle bazı sermaye çevreleri isyanı finanse ediyordu. Bu sermaye çevreleri daha sonraki darbeler sürecinde de desteklerini aynen devam ettirmiştir. Bütün bunlara rağmen hâlâ güçlerini korumakta hatta katlamaktadır.
İÇERİDEN DURDURMA VE YAĞMA PLANI! DEVLET ÇÖKMÜŞTÜ, MİLLET DURDURDU.Gezi İsyanı başarısız oldu. Durmadılar. 17-25 Aralık müdahalesi geldi. Bu sefer FETÖ kullanıldı. Yine iktidar devrilecek, sermaye Türkiye'nin imtiyazlı çevrelerine devredilecek, bütün ülke yağmalanacaktı. Tabii Türkiye içeriden durdurulmuş olacaktı. Bu da yetmeyince en sert haliyle 15 Temmuz müdahalesi yaşandı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir örgüt kullanılarak açıkça dışarıdan Türkiye'ye müdahale yapıldı. Ve bu kâbus milyonların sokaklara akmasıyla durduruldu. Devlet gitmişti, millet durdurdu. Ama bu büyük "şok" Türkiye'nin aklını başına getirdi, doğrudan kendi geleceğine yönelik sağlam adımlar atmaya bu müdahaleden sonra başlandı.
PATRONLARI, PİYONLARI, TETİKÇİLERİ HEP AYNIYDI!Bütün bu müdahalelerin akıl hocaları, karar vericileri, içerideki destekçileri hep aynıydı. Bütün müdahaleler, tek bir müdahalenin aşamalarıydı. Biri başarısız olunca başka bir yönteme geçtiler. Bir çevre başarısız olunca başka bir çevre kullandılar. Gezi İsyanı da, sonra gelenler de darbe ve iç muhalefet tanımı ile açıklanabilir şeyler değildir. Casusluk ve vatana ihanet kapsamındadır. Çünkü doğrudan dışarıda planlanmış, dışarıdan yönetilmiş, içeridekiler sadece tetikçilik yapmışlardır.
BİR AJANS SAHİBİ REJİM DEĞİŞTİRİYOR!Ayşe Barım dosyası, sanat dünyasında, ajans dünyasında tekelleşme ile kapatılırsa büyük bir kayıp olur. Birçok gerçek ortaya çıkmamış olur. Oysa George Soros'tan Osman Kavala'ya, Kavala'dan Ayşe Barım'a, oradan sanat çevrelerine ve başka yerlere talimatlar hiyerarşik bir şekilde devam etmiş. Bir ajans sahibi Türkiye'de hükümet düşürüyormuş! Yönettiği oyuncuları silah olarak kullanıyormuş! Gezi teröründen sonra Belçika'nın Gent şehrinde ikinci bir darbe toplantısına bile katılmış.
AYŞE BARIM'IN İÇERİDEKİ PATRONLARI KİMABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde 'siyasi işler konsolosu' sıfatıyla görev yapan Yuri Kim, Osman Kavala'ya talimat veriyormuş. Kavala da Ayşe Barım'a talimat veriyormuş. O da oyuncular üzerinden sokak terörü yönetiyormuş! Daha neler neler Bırakın Gezi'yi, casusluktan, vatana ihanetten yargılanmaları lazım.Peki, bu kişinin içerideki gerçek patronları kimTabii bunlar şu ana kadar açığa çıkanlar. Daha yukarılarda daha dışarılarda, daha sokaklarda

73