6 Şubat: Büyük acıdan sonra bir mucize! Hiçbir devlet bunu yapamazdı! Biz yaptık! Onlar dün acıyı hissetmedi. Bugün başarıya da sevinmez.

Hatırlayalım;

6 Şubat 2023. 04.17'de 7,7 ve aynı gün 13.24'te 7,6'lık depremler 11 il, 124 ilçe, 7 bin köy ve mahallede çok büyük yıkıma yol açtı. 53 bin 213 insanımızı kaybettik. Yıkım çok büyüktü, acı çok büyüktü, bütün Türkiye ağır bir matemle sarsıldı. Yaşanan şok sadece deprem bölgelerinde değildi, dalga dalga bütün ülkeye yayıldı. Depremlere alışkın olan Anadolu, tarihin belki de en büyük yıkımını yaşadı. Bilinen depremlerden değildi. Merkezi Kahramanmaraş'tı ama tek bir yerde olmadı. Tek bir şehirde de olmadı. Tek bir merkez yoktu.
SANKİ NÜKLEER BOMBA ATILMIŞTI! BÖYLE FELAKET YAŞAYAN BİRÇOK DEVLET ÇÖKERDİ!Bir bölgeyi, bir haritayı, bir coğrafyayı adeta yok etmişti. Yıkım o kadar büyüktü ki, şehirler, ilçeler, köyler, modern binalar, tarihi yapılar, altyapının tamamı bitti. Yıkılan şehirlerden insanlar Türkiye'nin birçok bölgesine göç etti, neredeyse bölge insansızlaştı!Depremden bir iki gün sonra gördüğüm Hatay'da, bir şehir enkaz yığınına dönmüş, adeta bir nükleer bomba ile yok edilmişti. Tanık olduğumuz Adıyaman öyleydi. Kahramanmaraş öyleydi. Gece sokaklarda yürürken kaldırımlarda daha yeni çıkarılmış cenazeler sıralıydı. Ölüm o kadar sıradan hale gelmişti ki, insan kendini yaşama dair her şeyden kopmuş hissediyordu. Evet, bir doğal felaketti. Evet, Marmara Depremi gibi, birçok kez tanık olduğumuz depremlerden biriydi. Ama yıkım ve yayıldığı alan o kadar büyüktü ki, böyle felaketi yaşayan birçok devlet ayakta kalamazdı. Bunun üstesinden gelemezdi. Sadece insan kaybı, sadece ekonomik kayıp değil toplumsal psikoloji çökerdi. O çökünce devlet çökerdi, millet çökerdi.
TÜRKİYE AĞLIYOR ONLAR SEVİNİYORDU.ÖLÜMLERDEN SİYASİ ÇIKAR BEKLİYORDU.İçeride ve dışarıda, Türkiye'nin acılarına umut bağlayanlarda büyük sevinç vardı. Kimi "Hükümet çökecek, Erdoğan gidecek" diyordu. Kimi "Devlet çökecek Türkiye parçalanacak" hayallerini tazeliyordu. Her ne olursa olsun, bu kadar büyük yıkımla "her şey değişecek" beklentisini yükseltiyorlardı. Birçok çevre, ölümleri, yıkımları, acıları umursamıyor, buradan siyasi güç hesapları yapıyordu. Utanmazca, ölümlerden medet umuyor, "Bir şeyler değişsin de gerekirse bütün Anadolu yok olsun" havaları estiriyordu. Bazıları deprem bölgesine gidip, hâlâ altında kurtarılmayı bekleyen insanların olduğu enkazların üstünde fotoğraflar çektiriyor, servis ediyordu. Şımarıkça siyasi beklentilerini arsızca ortaya koyuyor sonra da kaçarcasına çekip gidiyordu. Türkiye hem büyük bir acıyla hem korkunç bir kötülükle aynı anda yüzleşiyordu. İnsan nedir, devlet nedir, millet nedir, siyaset nedir, siyasi ahlak nedir umurlarında bile değildi.
KÖTÜLERİN BEKLENTİLERİ BOŞA ÇIKTI.Ama "Deprem oldu siyasi deprem de olacak" beklentileri boşa çıktı. "Deprem oldu ekonomi batacak Erdoğan gidecek" beklentileri boşa çıktı. "Hükümet bunun altından kalkamaz" beklentileri boşa çıktı. "Bu kadar geniş yıkımdan sonra bu kadar büyük ölçekli yeniden inşa ve şehirler kurulması mümkün değil" diyenler yalancı çıktı. Acılar ve yıkımlar üzerinden "toplumsal patlamalar" bekleyenlerin umutları boşa çıktı.
İYİLER "KESİNTİSİZ SEFERBERLİK" BAŞLATTI.Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgelerini bir gün bile kimsesiz bırakmadı. İnanılmaz bir kalbi bağ ile acıyı birlikte yaşadı, umudu hep ayakta tuttu. Her fırsatta bölgeye gitti. Bakanlarını, siyasi kadrolarını, bir "olağanüstü hal" ile kesintisiz seferberlikle bölgeye yönlendirdi. Şehirler yeniden kurulacak, ilçeler yeniden ayağa kalkacak, köyler yeniden inşa edilecek, göçenler geri dönecek, Anadolu'nun kalbi yeniden atmaya başlayacaktı. Kayıpları telafinin ötesinde bütün bölge eskisinden daha da canlı ve hareketli hale getirilecekti.
"YIKIMI YAŞAMA DÖNDÜRMEK" İÇİN SABIRLA ÇALIŞANLARIN GÜNÜ.Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un verdiği bilgilere göre; 11 şehirde, 174 ayrı alanda bin 900 şantiyede, 182 bin mimar, mühendis ve işçi aralıksız çalışıyordu. Toplam 453 bin ev tamamlanacaktı. Bunların 201 bin 580'i tamamlandı ve teslim edildi bile. Yarın işte bu teslimler için büyük bir organizasyon var. İki yılda sağlanan bu başarı için haklı sevinç var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tavizsiz seferberliğinin, sessiz ve kesintisiz çalışmaların sonuçları sadece acıyı azaltmakla sınırlı değil. "Yıkımı yaşama döndürmek" için büyük bir fedakârlık var. Bence Murat Kurum ve ekibi, bu süreçte inanılmaz bir sabır ve kararlılıkla çalıştı. Türkiye normal gündemine devam ederken, bazıları gece gündüz çalışmaya devam etti. Siyasi polemiklere girmeden, sadece işe odaklanarak, dünya tarihinin en büyük altyapıyerleşim yeri inşasını sürdürdü.
'SİYASİ YIKICILAR'IN BU BAŞARIYI GÖLGELEMESİNE İZİN VERMEYİN.