Sol cenah ve dinî istismar alanları açmak

Sol cenahta yer alan kariyer ve siyasî makam sahibi bir kısım şahsiyetler, değişik TV kanallarında ve ulusal gazetelere verdikleri demeçlerinde suçun şahsiliği kuralını dikkate almadan ve istisna teşkil eden kötü bazı örneklerden yola çıkarak Şeriata ve dinî cemaatlere hücum etmekle siyasette dinî istismar alanları açmaktadırlar.

Onlar, böyle yapmakla bu alanları kendi lehine doldurmaya teşne iktidar bloğunun devamına dolaylı yoldan katkı sağlamış olmaktadır.

Türkiye'de seçmen profilinin takriben % 70'ini sağ, %30'unu sol kesimin oluşturduğu gerçeği, geçmiş yıllarda yapılan seçimlerin sonuçlarında görülmüştür. Sağ kesimde önemli bir yeri olan muhafazakâr camianın çoğu, İslâm'ın gereklerini yerine getirmezse da, onun değerlerine ve dinî hizmet yapan cemaatlere yapılan hücumlardan rahatsız oldukları da bilinmektedir.

23 yıldır AKP iktidarına destek vermiş olan muhafazakârların bir bölümünün hipnozdan kurtulup, iktidarının sergilediği zulümlerin, kanunsuzlukların, yolsuzlukların farkına varıp onlardan desteğini çekmeye başladığı ve arayışa girdiği bir zamanda sol adına yapılan bu hücumlar, sıkışan iktidara bir can simidi gibi olmakta ve onlara siyasette rahat kullanacakları dini istismar alanları açmaktadır.

İktidar, geçmişte defalarca yaptığı gibi bu saldırılara güya dindarlar adına hamasî nutuklarla karşı çıkarak, kendilerinden soğuyan kesime "Sakın ha bizi terk etmeyin... İslâm'a ve Müslümanlara nasıl saldırdıklarını görüyorsunuz... Biz gidersek onlar gelir, 1950 öncesi gibi sizi dininizden imanınızdan mahrum ederler, sonra mahvolursunuz" diyecekleri açıktır.

Sosyal demokrat aydınlar ve siyasîlerin, AKP iktidarının tahkimine yarayan bu saldırıların yanlış olduğunu ve ona katılmadıklarını beyan ederek dindar camiayı rahatlatmaları lâzımdır. Aksi halde muhafazakârlar, bu saldırılardan ürküp iktidarın kucağına kerhen sığınmaya devam etmeleri kuvvetle muhtemeldir.

21. asır demokrasi, adalet, medeniyet, hak ve hürriyetler asrıdır. Hür Batı ülkelerinde olduğu gibi, ırkı, siyasî ve dinî görüşü ne olursa olsun bu değerlerin ortak paydasında birleşen ve birbirlerinin görüşlerine saygılı olan toplumlar, demokrasi, ilim, sanayi ve teknolojide ilerleyip zenginleşirken, kimse kimseyi rahatsız etmeden, huzur ve sükûn içinde bir hayat yaşamaktadırlar.