Fitne tuzaklarına düşmeden hizmete devam etmek

İman – küfür mücadelesi, imtihan gereği Hz. Adem (as) zamanında başlamış, kıyamete kadar devam edecektir.

Bu mücadelenin bir tarafında peygamberler, asfiyalar, mezhep imamları gibi araştırıcı âlimler, evliyalar ve salih insanlar, müstakim müdeyyin insanlar; mukabil tarafta Nemrutlar, Firavunlar, ahirzamanda Süfyan komitesi mensubu zındıklar, dinsizler yer almaktadır.

İman cephesinde yer alıp orada cihad etmek pek kolay bir iş değildir. Mükâfatı, imanla kabre girip ahirette ebedî bir saadet olan bu hizmetin yolu tuzaklarla, engellerle doludur. Bu yolda kendi işine yoğunlaşmak, engellere takılmamak, sebat ve kararlılıkla yola devam etmek çok mühimdir.

Kur'ân'da adı geçen Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Salih, Hz. Hud (as) gibi nice peygamberler, yıllarca ümmetlerini Allah'ın varlığı ve birliğine iman edip O'na kulluk yapmaya davet etmişlerdir. Ancak insanların pek azı hariç, çoğunluk onları dinlememiştir.

Bir kısmı dinlememekte kalmayıp, Allah'ın peygamberlerine eziyet edip onları incitmişlerdir. Ama peygamberler "oğunluk bizi dinlemiyor" deyip pes etmemişler, "Peygamberin vazifesi tebliğdir. Hidayet Allah'tandır"1 prensibi ile amel ederek, sonuna kadar vazifelerini sürdürmüşler ve peygamberliğin eşsiz mükâfatını kazanmışlardır.

Hz. Peygamber (asm) ve Sahabeleri, iman ve İslâm davasını ilân ve neşrederken imansızlık cephesini temsil eden Ebu Cehil, Ebu Leheb gibi mütecaviz kişilerin bunaltıcı saldırılarına maruz kalmışlardır. Ancak onlar bu saldırıları sabır ve metanetle aşarak yollarına devam etmişler, İslâm'ı dünyaya neşretmişlerdir.

Aziz Üstadımız Bediüzzaman ve saff-ı evvel Nur Talebesi ağabeylerimiz, zamanlarında iman ve Kur'ân hizmetini ifa ederken Süfyan komitesinin aralarına fitne – fesat sokarak ve tesanütlerini bozarak hizmetlerini sabote etmesine müsaade etmemişlerdir.

Ancak onlar, uhuvvet ve tesanütlerini pekiştirerek ümitsizliğe düşmemişler, İman hakikatlerini özümseyerek okumakla kendi imanlarını taklitten tahkikî bir seviyeye yükseltirlerken, Risale-i Nur'u vatan sathına yayarak diğer insanların imanlarının kurtulmasına vesile olmuşlardır.

Dinsizlik komitelerinin günümüzdeki temsilcileri, Nur Talebelerini rahat bırakmadıkları müşahede edilmektedir. Bazı kişi ve grupları âlet ederek camianın içini karıştırmaya; vahdet ve tesanüdünü bozarak iman hizmetini etkisiz hâle getirmeye gayret etmektedirler.

Risale-i Nur Talebeleri bugün, Üstadın ve saff-ı evvel ağabeylerin yaptığı gibi, yolumuza kurulan tuzakları boşa çıkararak ihlâs, uhuvvet ve tesanüdümüzü muhafaza etmeye, imanî, içtimaî ve siyasî ölçüleriyle Nur mesleğini bir bütün olarak kıyamete kadar yaşayarak sürdürmeye inşallah devam edeceğiz.