12 Eylül ihtilâli ve siyasî hareketler

Dindar kimlikli siyasî akımın parti denemeleri (6)

12 Eylül öncesinde sıkıyönetim zemininde anarşiyi önlemekle vazifeli ordu yönetimi, bu işi yapmaya güçleri yettiği halde onu yapmayarak ihtilâle gerekçe üretmek ve halkın desteğini sağlamak için kasıtlı bir şekilde olaylara seyirci kaldılar. O dönemde sağ – sol çatışmalarında 5000 genç öldü.

Darbe şartlarının olgunlaştığına kanaat getiren Org. Kenan Evren başkanlığındaki ordu yönetimi, 12 Eylül 1980'de Süleyman Demirel liderliğindeki demokrat hükümeti silâh zoruyla alaşağı ederek ülke yönetimine el koydu. Siyasî faaliyetleri askıya aldı. Ülkeyi yangın yerine çeviren anarşistleri yakalayarak içeri attı. 11 Eylül'de akan kan 12 Eylül'de birden durdu. 1

Darbeciler, devrilen Başbakan Süleyman Demirel'in, 11 Eylül'de akan kanın 12 Eylül'de birden nasıl durduğu yönündeki sorusuna bir türlü cevap vermediler. Kanunlara göre ordu ve yönetim kademesi, TBMM'nin kurdurduğu hükümetin emrinde olması ve onun talimatları istikametinde anarşiyi önlemesi gerekirdi. Ancak onlar hükümeti devirmeden bu vazifeyi kasten yapmadılar. Onlar bilmedikleri ve anlamadıkları, kanunen onlara yasak olan devlet idaresini ele geçirmek istiyorlardı.

Aslında darbenin arka planında anarşiyi önlemekten ziyade, kamuoyunda ve gençlik kesiminde zayıflayan Kemalizm ve Atatürkçülüğü, devletin gücü ve kanun zoruyla kafalara çakmak hedefi vardı. Demokrat iktidar, bu işe karşıydı. 2

Demokratlar, 12 Eylül ihtilâli ile önleri kesilmeseydi, bir sonraki seçimde tek başlarına ezici bir çoğunlukla iktidara gelip anayasayı değiştirerek ülkede hür Batılı ülkelerin seviyesinde birinci sınıf bir demokrasiyi tesis edeceklerdi. Demokrasi ve ekonomi yününden Türkiye'yi Almanya, Japonya standardına yükselteceklerdi. O durumda askerin devlet katındaki ağırlığı ve nüfuzu azalacak, Kemalizm ve Atatürkçülük resmî ideoloji olmaktan çıkacak idi. İhtilâl buna engel oldu.

İhtilâlciler, 1981'de bütün siyasî partileri kapattılar. Millî Güvenlik Kurulu kararıyla Mayıs 1983'te yeni siyasî partilerin kurulmasına müsaade ettiler. Hangi partilerin ve kimlerin siyasete gireceğini MGK karar verecekti. Adalet Partisi'nin devamı olarak kurulan Büyük Türkiye Partisi, darbe lideri Kenan Evren'in çok sert eleştirisi eşliğinde hemen kapatıldı.3