Kimin umurunda!

Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat'tan bu yana İdlib konuşulmaz oldu. 12 Ağustos'ta Bakan Çavuşoğlu "Ekim 2021'de Belgrad'da düzenlenen Bağlantısızlar Konferansı'nda Suriyeli meslektaşıyla ayaküstü görüştüğünü" söylemesinden sonra İdlib ve çevresinde ilginç gelişmeler yaşandı ama muhalefet başta olmak üzere kimse umursamadı. Oysa NUSRA başta olmak üzere silahlı grupların medyasına ve onlara bağlı sosyal medya hesaplarına bakılırsa bölgede kıyamet kopuyor. Hatırlarsanız Çavuşoğlu'nun açıklamasından sonra birçok yerde Türkiye karşıtı gösteriler olmuş ve Türk Bayrağı yakılmıştı. Öncesinde Türkiye'den alınan elektriğin pahalılığını bahane eden NUSRA'ya bağlı dağıtım şirketinin ofisleri basılmıştı. NUSRA'ya yakın silahlı grupların ve Ankara'da kurulan Suriye Milli Ordusu (SMO) içinde bazı grupların "Ankara Esad'la barışarak bizi satıyor" söylemli tepkiler zamanla gruplar arası çatışmalara dönüştü. Ankara'nın kendisine bağlı SMO ve SMO'ya bağlı hükümet ve onun üstündeki çatı muhalif yapının maaşlarını kısması, geciktirmesi ve bazılarına göre durdurması işi daha da karıştırdı. Yalnızca son günlerde bu konuyla ilgili onlarca haber, makale ve sosyal medya paylaşımı okudum. Bu okuduklarımın özetinden İdlib ve Türk ordusunun kontrol ettiği Suriye kuzeyinin birçok bölgesine silahlı çatışmalar yaşanıyor. Kimin umurunda! Kimin kiminle çatıştığını isim isim yazarak kafanızı karıştırmanın bir alemi yok ama işin özetinde İdlib'deki NUSRA; başta Afrin olmak üzere bölgede bazı önemli yerleri kendi kontrolüne almış. Yani Ocak-Nisan 2018'de 54 şehit ve 236 yaralıyla gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekatı'yla PYDYPG'den alınan Afrin ve çevresi şimdi Türkiye tarafından bile terör örgütü olarak tanımlanan NUSRA'nın denetimine geçmiş. 'Denetimine geçmiş' demek NUSRA'nın İdlib ve çevresinde olduğu gibi şimdi ele geçirdiği bölgelerde de her şeyden sorumlu olması demektir. O bölgeleri bir ülke gibi düşünün ve NUSRA'ya bağlı çağ, dışı, ilkel ve ruh hastası kişilerin bu devletin TÜM kurumlarını yönettiğini hayal edin. 'Korkunç' diyeceğim ama kimin umurunda! Adamlar Türkiye ile olan sınır kapılarını yönetiyor, bu kapılardan HER TÜRLÜ kaçakçılığı yapıyor, su ve elektrik parasıyla vergileri topluyor ve daha neler neler Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözünü ettiği 'bir milyon Suriyeliye briket evler"in NUSRA denetiminde ya da NUSRA'ya bağlı şirketlerle iş birliği yapılarak inşa edildiği konuşuluyor. Ama esas konuşulan hikaye her şeyin Ankara'nın bilgisi ve kontrolü ile yapıldığıdır. Hikayenin detayında Ankara yıllardır beslediği ve her şeyini karşıladığı sivil ve silahlı gruplardan (SMO) sıkılmış ve Suriye'nin yeni yapılandırılmasında 'ılımlaştırılacak olan' NUSRA'ya daha çok güveniyormuş. Bu çerçevede direkt Türkiye'ye bağlı ya da Türkiye tarafından kurulan bazı gruplar hariç SMO'ye bağlı tüm grupların NUSRA ile bütünleşmesi sağlanacakmış.