Final sendromu!

Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

Futbolda gerek Milli takımlar gerekse kulüpler bazında yıllardır kayda değer başarımız yok.

2000 yılında Galatasaray'ın UEFA ve Süper Kupa şampiyonlukları ile A Milli Futbol Takımımızın 2002 Dünya Kupası ve 2008 Avrupa Şampiyonası'nda elde ettiği 3'lükler...

85 milyonluk nüfus ve harcanan yüz milyonlarca Avro'ya rağmen başarımız, toplamda 4 madalyadan ibaret.

Voleybol ve basketbolda ise özellikle kulüpler düzeyinde birçok başarıya imza atıldı.

Milli takımlarımız önemli dereceler elde etse de, Kadın Voleybol Milli Takımımız hariç altın madalya kazanamadı.

Bu yıl Dünya 2.'si olan Filenin Sultanları, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonaları dışında katıldığı organizasyonlarda altın madalya kazanmasını bildi.

Darısı diğerlerinin başına.

BASKETBOL VE VOLEYBOLDA 'FİNAL' SENDROMU

Bu yıl Basketbol ve Voleybolda önemli dereceler elde ettik.

Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı, EuroLeague'de 2. Şampiyonluğu ilan etti.

Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda ise 12 Dev Adam 24 yıl aradan sonra finale kalarak Almanya karşısında son bölüme kadar önde götürdüğü maçta 2.'likle yetinmek zorunda kaldı.

Ay yıldızlılar 2010 Dünya Şampiyonası'nda da yine finalde kaybetmiş, Dünya 2.'si olmuştu.

Kadınlar Voleybol Dünya Şampiyonası'nda tarihinde ilk kez finale kalan Filenin Sultanları Dünya 2.'si oldu.

Erkekler Voleybol Dünya Şampiyonası'da ise Filenin Efeleri tarihinde ilk kez çeyrek finale yükselme başarısını gösterdi.

Bunları neden hatırlatma gereği duydum.

Şöyle;

Gerek voleybol gerekse basketbol şampiyonalarında Millilerimiz finale namağlup yükseldiler.

Ve her iki takımımız da harika bir performans sergiledi.

Her iki finali de trajik bir şekilde kaybettik.

Canları sağ olsun.

Her iki kupa da adeta avuçlarımızın arasından kaçınca ister istemez 'neden' diye sorguluyor insan.

Bir bilene sordum.

FİNAL SENDROMUNUN KAYNAĞI

2002 Dünya Şampiyonasında 'Türkiye Dünya 3.'sü olacak' deseler, o dönem kaç kişi inanırdı buna

Teknik heyet ve futbolcularımız dahil buna.

Gruptan çıkmak bile büyük bir zaferdi bizler için.

Ona inandırılmıştık çünkü...

Konuyu, Dünya 3.'sü olmamızda çok büyük katkısı olan, şampiyonada futbolcularımızı psikolojik olarak belli bir düzeye çıkaran dönemin A Milli Takımın mentorü Prof. Dr. Turgay Biçer'le konuştum.

Kısa ve öz cevaplar verdi kıymetli hocam. Sizlerle de paylaşmak istedim:

- Ben yıllardır bunu bir final sendromu olarak yorumluyorum. ünkü bizim sporcuların kafa yapısında, zihin yapısında en büyük ideal, en büyük başarı, çoğunlukla final oynamak.

- Yani içinde bulunduğumuz koşullar, öz saygımız, öz güvenimiz, yetenek becerimiz ve yetkinliklerimizle ancak onu hayal edebiliyoruz.

ŞAMPİYONLUĞU HAYAL EDEMİYORUZ

- Final oynadık mı 'tamam başardık' duygusuna kapılıyoruz. Böyle olunca da kazanmayı düşünemiyoruz, şampiyonluğu hayal edemiyoruz. Şampiyonluk bir fanteziye, bir ütopyaya dönüşüyor. Yani sanki biz 'şampiyon olamayız, en fazla bu kadar oynarız' gibi bir durum söz konusu oluyor. Dolayısıyla bu bir sıkıntı.

- Şampiyonluk genleri içimizde olsa da kafa yapısındaki şampiyonluk genleri henüz oturmuş değil.

- Bu anlayış sanatta, edebiyatta, tarihte ve birçok şeyde geçerli.

- Başarıda istikrar olmadığı zaman, maalesef bir tür yetersizlik duygusu, hatta zaman zaman aşağılık kompleksi de olabiliyor. Böyle olunca da istediğimiz performansı ortaya koyamıyoruz finallerde.

- Takım olarak da ancak bu kadarını başarabiliyoruz. Yenecek kuvvet, kudret, teknik donanımlar olsa da, o bilinçaltında