Vakıf Şehir Erzincan

Vakıf Şehir Erzincan

HÜSEYİN ÖZTÜRK

İnsanlığa ve dünyaya vakıf medeniyetinin ne olduğunu öğreten ve kurduğu müesseseleriyle, millet devlet düzenini sağlayan Selçuklu ve Osmanlı'da vakıf anlayışı, İslam hukuku temellidir.

Esasında hicretin ilk asrında oluşmaya başlayan vakıf kültürü, hicretin ikinci asrında hukuki zemine kavuşmuştur.

"İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" ilkesinin neşvünema bulduğu vakıf medeniyeti, İslam hukuku merkezli bir kültürün ortaya çıkmasını temin etmiştir.

İşte vakıflar bu kültürün önemli bir parçasıdır. Başta Padişahlar ve aile üyeleri olmak üzere, devlet idaresinde bulunan zatların yanı sıra, varlıklı ailelerin kurduğu vakıflar, devletin devamlılığına büyük katkı sağlamıştır.

Selçuklu ve Osmanlı döneminde kurulan vakıflar, fethedilen bütün bölgelerde eğitim, ibadet ve iskân başta olmak üzere, halkın huzur ve güveni için her türlü yardımı yapmıştır.

*

Bu hale örneklerden birisi de Erzincan'dır. 16. Yüzyılda Osmanlı yönetimine giren Erzincan'da; iktisadi ve sosyal hayatı düzenlemekle birlikte şehrin imarı, ahalinin ibadet ve eğitimi gibi ihtiyaçları karşılamak üzere vakıflar kurulmuştur.

Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu'nun; "Vakıf eserlerimizin bulunduğu bütün coğrafyalar, bizim için büyük bir öneme haizdir. Her biri Türk-İslam Vakıf Medeniyetinin silinmez mührü olan vakıf mirası eserler, nerede olursa olsun bizlere emanettir" dediği gibi ülkemizin her bir yöresinde bulunan vakıf eserleri yeniden ihya edilmektedir.

Erzincan'da tarihimizin şahitleri olarak yüzyıllardır ayakta duran ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen irili ufaklı külliyeler, geleceğe dair umut varlıklarıdır.

Yeri gelmişken bir hususa değinmek isterim. Kültür ve turizm kelimesi birlikte zikredilince, turizm kelimesi kültür kelimesini hafifletmektedir.

Kültür kavram olarak insanı insan etmeye, insana değer katmayı yeğlerken, turizm kelimesi bu manayı sıradanlaştırmaktadır.

Bu yüzden turizm ile kültür kelimesi birlikte zikredilmemelidir.