Siyasetin ve hükümetin merkezi Ankara'yı, gözümü dünyaya açtığım ve yürümeye başladığım günden bu yana tanır-bilir-görür ve yaşarım.

Fiili olarak bulunduğum yıllara denk gelen belediyeler, CHP'lilere aitti. O yılların Ankara'sı, kışın çamurdan, yazın tozdan geçilmezdi.

Yediden yetmişe Ankara'nın çilesini çekmeyen kimsenin kalmadığı yıllar hep CHP'lilerin devrinde olmuştu.

Bu çileyi çekenlerden birisi de rahmetli babamdı. EGO'da işçiydi. Yıllarca kaçak göçek namaz kılardı, namaz kılıyor diye mesaisini keserlerdi.

Namaz kıldığı tahtadan seccadesini soyunma dolaplarının arasına gizlerdi, onlar da üç günde bir seccadeyi kırarlar, EGO'nun bahçesindeki sobada yakarlardı.

O dönemlerde babamın ifadesiyle sendika olarak "Komünist DİSK" vardı. Bir gün yanılıp işyeri temsilcisine durumu iletecek olmuş, ertesi gün daha ağır bir işe vermişlerdi.

1940'lı yıllara kadar Ulus'tan; elbisesi-ayakkabısı-tıraşı düzgün olmayan insanların öte geçemediği Ankara, 70-80'li yıllarda da farklı değildi. Sadece imtiyazlı-makamlı-mülklü-vesayet sahibi ailelerin yaşadıkları semtlere-mahallelere bakım vardı.

1994 yerel seçimlerine kadar Ankara'nın asli olan kısmı, köy görüntüsünden çıkamamıştı. Selçukluların merkez edindiği ve şehri imar ettiği Ankara Kalesi ve civarı, adeta harabeye dönüşmüştü.

Melih Gökçek'in; Refah, Fazilet ve Ak Parti'den uzun süren belediye başkanlığı ile Ankara adeta yeniden inşa edilen bir şehir oldu.

Melih Bey, başkanlığında da sonrasında da çeşitli vesilelerle eleştirildi. Şimdi o kısma girip yazıyı uzatmak istemem ama Ankara'yı adam eden kişi, Melih Gökçek'tir. Hakkını yemeyelim.

2019 yerel seçiminde Ankara CHP'ye geçti. Her siyasi görüşten Ankaralıya mevcut şahısla ilgili; "Ne yaptı" diye çok sordum ve halen de soruyorum. El-Cevap:

-"Sadece bakıyor! Melih Gökçek'in varisi gibi onun yaptıklarının üzerine zerre bir şey koymadı. Çok garip bir kimse! Nasıl bir siyasi zihniyete sahip anlaşılmıyor. Varlığı ile yokluğu belli değil. Sanki paraşütle uzaydan gelmiş yabancı gibi bekleyip duruyor".