Tedavisi olmayan nankörlük

Tedavisi olmayan nankörlük

Hüseyin Öztürk

Dünyanın diğer memleketlerinde nasıldır bilmiyorum ama bizim ülkemizde 60 yıldır gözlemlediğim ve asla tedavisi olmayan arazlardan birisi nankörlüktür.

Nankörlüğün temelini; inançsızlığın meydana getirdiği, milletimiz ve devletimiz adına "iyi, güzel doğru" yapılan ne varsa inkâr edip, öküz altında buzağı arama inat ve kibirliliğidir.

Bu hastalığın tedavisi, dinimiz İslam başta olmak üzere diğer inançların hiçbirisinde yoktur. Sadece inançlarda değil, tıpta da yoktur.

Tedavisi bulunmayan, bulunma ihtimali de olmayan bu derde müptela kimseler yine her millette ve her inançta da mevcuttur ve içinde yaşadıkları toplumlara; söz ve eylemleriyle sürekli zehirlerini akıtmaktadırlar.

Böyleleri genelde ya tuzu kuru kesimlerdir yahut akıl, mantık, fikir, düşünce gibi insanı melekelerini dipsiz kuyulara atmış kimselerdir.

Yine böylelerin başlıca özelliklerinden birisi de ellerine geçirdikleri her türlü yolla topluma sürekli fitne, fücur üretmeleridir. Ürettiklerini yaymalarıdır.

İşin tuhaf ve anlaşılması imkânsız tarafı ise böylelerinin ürettikleri fitne, fesat ve benzeri tüm hallere, normal insanların inanıyor olması veya inanmıyorlarsa bile çoğaltarak yayılmalarını sağlamaktır.

Nankörlüğün normal insanlar üzerinde kişinin nefsini harekete geçiren bir tesiri vardır. İlk etapta kendisine kötülüğü dokunmayan böyle söz ve fiillere karşı bir meyil gösterir ve seyretmekten hoşlanılır.

Bunlar, "Bana dokunmayan bin yaşasın" diyen nankörlüğün sınırındakilerdir. İşte bu vaziyet de tedaviye muhtaç haldir.

Ünlü sözü hatırlayalım:

"İyilik dört kişiye, kötülük dört yüz kişiye ulaşır" denilir. Bu nakil işini zevk alırcasına üstlenenler de nankörlerin bedava hizmetçileridir.

Önceki gün Kuzey Marmara otoyolu ile İstanbul'a dönerken, yolda binek otomobillerden çok düğün konvoyu gibi TIR'lar ile diğer ağır yük taşıyan kamyonları görünce bu sözler aklımdan geçti.

Havaalanları, kara yolları, köprüler, demir yolları yapılırken ne büyük engeller çıkarıldığını unutmamalı!