Sözünü Bilmeyen Siyasetçi
Hüseyin Öztürk
Sözünü bilmeyen siyasetçi; topluma fitne, fesat, kargaşa ve kaos üretmekten başka bir işe yaramaz ve kendi yalanına inandığı için de sürekli tökezlediğini fark edemez.
Daha da kötüsü, ürettirilen yahut kendi uydurduğu söz ve had bilmezliğini yaymak için de hangi kaynaklardan beslendiği belli olmayan medyadaki avara aparatlar da, çoktan milletimizin çöpe attığı sözleri pişirip pişirip önüne koyarlar. Bu bir çaresizliktir.
Bu hali muhalefette görüyoruz. İçine düştükleri girdapta bocalıyor ve battıkça batıyorlar. Yine işin tuhafı, bu batışı milletimiz de görüyor ama bir tek kendileri göremiyor.
"Söz nedir" Sorusunun cevabını bilenler bilir. Bilmeyenlere bir diyeceğimiz yoktur.
Toplumlar, siyasetçinin sözünü bilmesini ve ardında durmasını isterler. Siyasetçinin "mış", "miş" "cek" "cak" gibi ifadelerinden hoşlanmaz ve şüpheyle bakarlar.
Şüphe yıkıcıdır. Daha sonra ne kadar aydınlatılırsa aydınlatılsın, yıkıcılık bir kere vazifesini yapmıştır, düzelmez. Eğri sözün doğrulduğu görülmemiştir. Eğri doğrulttukça kırılır.
Siyasetçinin velvelecisi sevilmez. Muhalefet, iktidarın yaptıklarını rüyalarında bile göremezken; sürekli karalayarak, yalanlayarak, iftira atarak, protesto ederek, gerginlik meydana getirerek bir yere varılacağını zannetmektedir. Böyle siyasetin adı ihanettir.
•
Bizim insanımız irfan ehlidir. Günümüzde bu değerlerden ne kadar uzaklaşırsak uzaklaşalım, bilinçaltımız irfani hikmetlerle yüklüdür ve akıl baliğ olmanın temelini oluşturur.
Bu sebeple hakiki siyasetçilerin sözleri "irfan, hikmet" çerçevesinde değerlendirilir ve sözün neresinde; "vatan, bayrak, millet, devlet, din" var diye aranılıp tartılır.
Değer hükümlerimizde söz; "bilgi, düşünce, hikmet, ilim, irfan" gibi insani yüceliği esas alır ve birbirimizle konuşarak anlaşmayı sağlayan önemli bir vasıtadır.
Söz; iyiliği, doğruluğu, adaleti ifade ederken de, dürüstlüğe ve yardımseverliğe karşı kullanıldığında da kılı kırk yaran kılıca benzetilir.
Mesela "Kırk ölç, bir biç" denilir. Söz, dostlukların ve düşmanlıkların sebebidir. Bu çerçeveden muhalefetin tümüne baktığımızda her birinin hâli ortadadır.