Sömürge Aydın Psikozu
Sömürge Aydın Psikozu
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Bu millet gibi bir millete, bu devlet gibi bir devlete sahiplik ve mensubiyet duyan her münevverimiz, kendi kaynaklarından, medeniyetinden, tarihinden, kültüründen beslenir.
Ülkesine aidiyet beslemeyen, reddeden ve "aydın" yaftasıyla içinde yaşadığı toplumu aşağılayan, küçümseyen, sömürüldüğü ülkelerin borazancılığını yapanlar, sömürge aydın psikozu içerisinde siyaset yaptıklarını sanırlar.
Yolsuzlukları savunmak, teröre hamilik yapmak, tam da işte sömürge siyaset zihniyetinin yapabileceği tek ideolojidir.
Böyleleri, öncelikleri geniş ailelerinden koparlar. Bu kopukluğu meziyet zannederek gittikçe kendilerinden ve içinde yaşadıkları toplumdan uzaklaşırlar.
İşlerine gelmeyen her hususta siyaseti kullanarak halkı ve ülkesini medet umdukları Batılı ülkelere şikâyet ederler. Ve haliyle ne ülkesiyle ne halkıyla yüzleşemezler.
Kendi bildiklerinin tek doğru olduğuna öyle bir inanırlar ki, karşı bir fikir geldiğinde şiddetle reddedip, düşman ilan ederler. Yaşadıkları travmanın farkında değillerdir.
Bir münevverimizin ifadesiyle; "Kendilerini tanrı tanımaz gören bir zihniyete sahip olanlar, asla kendilerini sorgulamazlar, bu bir depresyondur".
Sömürge zihniyeti asla; ne akıl ne mantık ne vicdan ne hak, hukuk tanımaz ve reddeder ve içinde yaşadığı toplumun inanç manzumelerine saygı duymayarak ötekileştirir.
Sömürgeleşmiş siyasi zihniyetlerde kibir ve kin at başı gider. Yok sayma, nefret ve linç saplantısı, bu zihniyetin kaçınılmaz son durağıdır.
Milli iradeyle iş başına gelmiş iktidarlar bunların nezdinde yok mesabesindedir. Dolayısıyla milli irade de yok hükmündedir. İşte bu garip bir sömürge psikozudur.
İttihat ve Terakki zihniyetinin malum kesimlere yerleştirdiği bu mirası sahiplenmeyi, siyaset kabul edenlerin tek sermayesi her şekilde millete ve devlete travma yaşatmaktır.
Bu noktada kim bu zihniyete hizmet etmiyorsa, hepsi ötekidir. Öteledikleri millet ise 23 yıldır devletine sahip çıkmaktadır.