Necip Fazıl Ödülleri
"Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya"
Star Gazetesi tarafından 10 yıldır düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri programında Cumhurbaşkanımızı dinlerken, Üstadın Sakarya Türküsü şiirindeki bu iki mısraı zihnimde dolanıp durdu.
"Ehli vicdan ve iman kimseler" ne demek istediğimi anlayacaklardır. Sanki Üstad Sakarya Türküsünü Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın geleceğini görüp de yazmış gibi hissim yıllardır devam ediyor.
"Ehli vicdan ve iman" ayrıntısını üstüne basarak her defasında söylemek istiyorum ve dillendirmeye de devam edeceğim.
Çünkü R. Tayyip Erdoğan'ı; inkârcı, şirkçi, münafık, ikiyüzlü, riyakâr, mendebur kimselerin anlamasını ve takdir etmesini beklemiyorum.
Yalnız Reis'in ve Reisi destekleyen milletimizin sayesinde bir yerlere gelmiş, gelişinin öncesini unutup, sahip olduğu -şimdi bir de onu sıralamayayım- şeyler karşısında; "Ben oldum, benim, ben olmasam" diyerek; kimyasını, kişiliğini, inancını, dünyalık çıkarlarına ve nefsine uyduranlar anlasın yeter. Şimdilik bu kadar kâfi!
Ödül gecesinde, ödül alan ilim-fikir-sanatçı ve yazarların konuşmasını izlediyseniz, özellikle Sema Bayar ile Figen Yaman Coşar'ın konuşmaları bile Türkiye'nin son 20 yılda nereden nereye geldiğini idrak edebilmek için yeterliydi.
Mesela Figen Yaman Coşar'ın yıllar önce TBMM'nin açtığı şiir yarışmasında, birinci gelmesine rağmen, İmam Hatip Lisesi öğrencisi olması hasebiyle TBMM'ye sokulmadığı, nasıl bir Türkiye'den bugüne gelindiğine dair binlerce örneklerden birisidir.
Bu sebeple Erdoğan'ın devletimiz ve milletimiz adına kendisine yol arkadaşı seçtiği ve "seçtirdiklerinin" alıp verdikleri her nefeste bu milletin hakkı vardır.
Ödül gecesinde Cumhurbaşkanımızı dinlerken hep bu sözler aklımda ring yaptı. Bu hak meselesini vekillerden, belediye başkanlarına, bürokrasiden teşkilatlara kadar her insan şapkasını önüne koyarak, ahirette vereceği kişisel hesabına değil, Reis'in üzerinden milletin hesabını verip veremeyeceğine tam iman etmelidir.