Nankörlerin nankörlüğünü yaymak

Nankörlerin nankörlüğünü yaymak

Hüseyin Öztürk

"İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum Nevruz

Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işte gerek.

Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme;

Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek".

Bilenler bilmiştir, bilmeyenler için dip not düşelim. Merhum Mehmed Akif'in Gölgeler başlığı altında Nevruz'a hitabıyla, 15 Kasım 1932 yılında Hilvan'da yazdığı dörtlüktür.

Aslında bu dörtlüğün üzerine laf etmek doğru değil amma yine de esastan ayrılmadan meramımızı dile getiriverelim.

Milli birliğimizin çimentosu olan devlet millet bütünleşmemize karşı, muhalefetin organizatörlüğünü yaptığı medyada ve sosyal medyada yapılan siyasi nankörlük devrindeyiz.

Devletimiz bütün gücüyle bunlarla mücadele etse de nankörlüğün amansız bir hastalık ve sonucu itibariyle inkâr ve şirk kaynaklı olması hasebiyle, ne kadar önlem alınırsa alınsın, pek çare olunamamaktadır.

Nankörlük, bütün musibetlerin başıdır. Fiziksel ve ruhsal hastalıkların üretim merkezidir. Çünkü şükürsüzlük ve hamdsizlik, kişide ruh tahribatı yapan bir marazdır.

Toplumumuzun gücü olması gereken birlik ve beraberliğimizin tahribine yol açan her üslup ve ifade, akıl ve vicdanla bağdaşmayan gayri insaniliktir, hatta "insani" lafı bile fazlalıktır.

Akıl sahipleri için irfan ehli kimseler şöyle der:

"Amelinle niyetini namusluca tart, vicdanına sor. Kalbin de bir huzur varsa, ameline başla. Güvensizlik hissi varsa vazgeç".

Çünkü ahlaklı bir kimse, ameli ile niyetini planlarken, maksat ve gaye, üslup ve tarz, sevgi ve kınama gibi tamamlayıcı unsurları beraber düşünmeye mecburdur.

Şimdi gelin, bu ifadeleri sosyal medyada; vicdandan, ahlaktan, insanlıktan yoksun nankörlere söyleyin bakalım ne nasıl anlaşılacak

Sosyal medyanın tüm araçlarında nankörlük ve kötülük hızla yayılırken, iyilerin ve iyiliklerin sayısı çok olmasına rağmen, nankörlük kadar itibar görememektedir.