Milli birliğimizi sağlayan mevlid geleneği

Milli birliğimizi sağlayan mevlid geleneği

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Mübarek üç aylar başta olmak üzere "Mevlid-i Şerif" geleneğimiz, yüz yıllardır milli birliğimizin önemli harçlarından birisidir.

İnsanlar yozlaştıkça, dini milli değer yargılarımız da yara almaktadır. Bunlardan birisi de milli birliğimizin çimentosu olan "Mevlid-i Şerif'e" göz dikilmesidir.

"İslam'da mevlid var mı yok mu" gibi tartışmalara sebebiyet veren kasıtlı polemiklerle, bir sürü boşboğazlık edilip, büyük geleneğimiz zedelenmektedir.

Sanki hepsi fıkıh uzmanı, sanki hepsi İslam'ın tüm gereklerini yerine getirip, Müslüman olmanın birliğini, beraberliğini sağlamışlar da mevlide gerek kalmamış gibi.

İşin tuhafı şu ki, bu tartışmaları yapanlar ya camiden, cemaatten, dinden, diyanetten uzak yahut kendisini bilge Müslüman zannederek, bu uzak olanlara yakın durup; "aydın din adamı, çağdaş din adamı" yaftasıyla anılmak isteyen, aşağılık kompleksinden çıkamamış ezik tipler.

……………

Oysa mevlid geleneğimiz, altı yüz yıldır geniş Osmanlı coğrafyasında milli birliği sağlayan önemli bir mihengimizdir.

Ayrıca 1930'lardan 1950 yılına kadar dini hayatın tümüyle yasaklanması sebebiyle, yine milli birliğimiz, mevlid-i şerifler vasıtasıyla sağlanabilmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v)'e bağlılığın, hürmetin ve mensubiyetin gereği yazılan ve okunan Süleyman Çelebi'nin mevlidi, bütün İslam dünyasında; Arapça, Kürtçe, Çerkesçe, Arnavutça, Boşnakça v.s dillerine tercüme edilerek yazılmış ve okunmuştur.

Bunların öncüsü olarak Süleyman Çelebi'nin kaleme aldığı "Vesîletü'n-Necât", müstakil ilk Türkçe mevlid kabul edilmekte ve yazılma sebebi şöyle anlatılmaktadır.

………………

Süleyman Çelebi Bursa Ulu Camii'nde imamdır. Yabancı bir vaizin, Peygamberimiz hakkındaki yakışıksız sözlerine karşı, Peygamberimizi anlatan "Vesiletü'n Necat"ı yazar. Yaklaşık 768 beyitten ibaret olduğu belirtilir.

Yine tüm İslam âlemindeki etkileri sebebiyle, hayırseverler tarafından "Mevlid Okutma Vakıfları" kurulmuştur.