Laiklik adına yapılanlar (1)

Laiklik adına yapılanlar (1)

HÜSEYİN ÖZTÜRK

TBMM'nin zabıtlarında, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivleri bölümünde, üstelik Bakanlar Kurulu kararlarıyla satılan camilerin belgeleri var.

Laiklik adına kapatılan, başka amaçlarla kullanılan camilerle ilgili tabloyu anlatan bir yazıyı paylaşmak istiyorum.

Kültür ve edebiyat tarihimizin duayeni Yavuz Bülent Bakiler, Kastamonulu geniş ailelerden ve eski milletvekillerinden İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'nun damadıdır.

Bu vesileyle Kastamonu'yu ziyaret ettiği bir tarihte, Kastamonu'da laiklik adına yapılan uygulamalara bizzat şahit olan kayınpederinin amcasının oğlu Hasip Efendiden şehirdeki camilere dair ürpertici hadiseyi kaleme alır. O geniş yazıdan özet sunalım.

"Hasip Efendi, canlı bir tarihtir. Ondan dinledim.

Cumhuriyetin ilanından sonra buraya bir Vali geldi dedi ki: 'Kastamonu'da 44 tane cami var. Bu 44 tane cami Kastamonu'ya çok, ben bunların 33 tanesini satacağım'.

-'Aman Vali Bey! Bunların hepsi vakıf eseri, bunlar satılmaz. Maksadının dışında kullanılmaz', dedikse de kabul etmedi. 33 camiyi satışa çıkardı.

Nasrullah Camii, Kastamonu'nun en büyük camisidir. Akif merhum orada milli mücadeleye destek için vaaz etmiştir.

Bizim camimiz devlet tarafından satışa çıkarıldığı zaman onu 5.000 liraya satın aldık. Dedelerim yapmış, vakfetmişler. Tekrar cami ibadete açıldı.

Ben caminin müezziniydim. Bir de imamımız vardı. Cuma vakti geldiği zaman ezan okuyordum ama üç kişi bir araya gelerek namaz kılamıyorduk.

Kimse korkusundan camiye gelemiyordu. Caminin önüne çıkıp gelene gidene yalvarıyordum. 'Ya gelin, cemaati tamamlayalım da bir namaz kılalım' diye. Kimse korkusundan giremiyordu.

1928 yılında harf inkılabı yapılınca Vali tellal bağırttırdı:

-Ey Kastamonu halkı! Harf inkılabı yapıldı, bundan sonra hiç kimse eski Türkçe ile yazmayacak, okumayacak, elinde eski eserler bulundurmayacak. Kimin elinde eski eser varsa hükümetimize, devletimize devretsin demiş.