İnsanlığı yok ettiğinizde

Ey insanı duygusuzlaştırarak, canileştirerek, vahşete sürükleyerek insanlığı yok etmek isteyen bir kısım sosyal medya kullanıcıları, diğer yayın organları, iş dünyası, insanı soysuzlaştırmayı sanat olarak adlandırıp, iç âlemlerindeki insanlığa olan kinlerini kusanlar, insanlığı yok ettiğiniz de siz de yok olursunuz.

İnsanoğlu zenginliği ve refahı yakaladıkça daha doyumsuz oluyor ve hırslarının-tamahlarının önüne geçen her engel ezip geçilmeye çalışılıyor.

Dolayısıyla daha bencil olunuyor. Kendileri dışında bütün insanlığın kötülüğünü isteyecek kadar şirazesi bozulmuş sürüler haline geliniyor.

Toplumun; yeryüzünde uçan, kaçan, yüzen hiçbir canlının olmadığı kadar vahşileşmesine yol açılıyor. Hiç "yeter" denilmiyor hep "daha" deniliyor.

Hani vahşet ve kanla ülkelerini kuran ve halen dünyayı yaşanmaz kılan ABD'nin, yerli halkı katlettiği sırada bir Kızılderili liderin sözü vardır ya, şöyle der:

-"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak".

Bizde de aile mefhumu ve mahremiyeti yok edildiğinde; paranın, şöhretin, şanın, konforun, imtiyazın bir halt olmadığı anlaşılacaktır.

İşte yaşananlar ortada. Deizmden, ateiste ve bilmem ne izmlere kadar insani tüm değerlerimiz karma karışık.

Bir de bunun üzerine dinle uğraşanlar ile dini bildiğini zannederek insanlara yön vermeye kalkan kafası ambale olmuş kimseler var ki, onlar da en az diğerleri kadar topluma zarar vermektedir.

İnsan kâinatın en şerefli varlığı denilir. Elbet öyledir. Böylesine şerefli bir varlığın şerefsiz hale getirilmek istendiği ortada. Toplum olarak işte geldiğimiz nokta.

Toplumsal ahlakı yok etmek üzere dışarıdan ve içeriden sürekli beslenen medyanın yaydığı ve gençleri cinnet noktasına getirdiği hakikat pek aşikârdır.

Bu hakikate karşı alınabilecek önlem ancak ve ancak "insan kalmak" ve "insanca düşünmekle"