Hayatın her alanında gurur ve kibir

Hayatın her alanında gurur ve kibir

Hüseyin Öztürk

"Kibir bele bağlanan taş gibidir,

Onunla ne yüzülür ne de uçulur". Hacı Bayram Veli Hz.

Büyük velimiz Hacı Bayram Hz.leri iki mısrayla meseleyi özetlemiş. Sizler de günlük hayatın her veçhesinde görüyorsunuzdur, insanlarda bir garip kibir ve gurur hali görülmekte ve bu hallerine toz kondurmamaktadırlar.

En çok iletişim kurduğumuz insanlarda bu hali yaşamaktayızdır. Eğer över, ona olan ihtiyacınızı belirtir ve bir beklenti içerisine girerseniz, kendilerini birden başka bir konuma yükselterek, vazgeçilmezlik zirvesine oturuverirler.

Hâlbuki kimin elinde ne tür imkânlar varsa ve o imkânlar, onun nasip ve kaderi çerçevesinde Cenab-ı Allah'ın ikramıdır. Bunu bilmemek kibirdendir.

Ve bu ikram, bu nasip; ailesi, çevresi, birlikte çalıştığı ast ve üstlerine, çeşitli vesilelerle beraber olduğu insanlara, hatta çarşıda pazarda, velhasıl hayatın bütününde karşılaştığı herkese karşı; "iyilik et, hayırlı işlerde kullan ve kul hakkıyla huzura gelme" diye verilmiştir.

Yani veren Allah'tır, alan da Allah olacaktır. Kimsenin gücü, kendisinden ve kendiliğinden değildir ve her türlü güç, imkân sonludur, bitmez, tükenmez değildir.

Ancak kibir ve gurur sahipleri, kendilerini daima yücelten nefislerinin esaretinde yaşadıklarından, naçiz cisimlerini ölümsüz ve vazgeçilmez zannedip benliklerinin kölesidirler.

*

Türk siyasi hayatının duayenlerinden ve siyasi arenada görmediği ve yaşamadığı hadise kalmayan, devrindeki partileri ve particileri yakından tanıyan Eski Devlet Bakanı Hasan Aksay; "Gurur ve kibir, öncelikle sahibine zarar veren ve kalbi karartan bir hastalıktır" der ve şunları söyler:

"İnsanın kendi eksikliğini görmemesi, 'Benim hiçbir kusurum yok' diyerek diğer insanları eksik ve kusurlu görmesi; aftan, hoşgörüden uzak kalması, Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın kalacak kadar içinde kin ve husumet beslemesi de gurur ve kibirdendir".