Hakikati Yaşayarak Anlayan Abdurrahim Karakoç
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Öncelikle Kurban Bayramı şerifimizin bereketli geçmiş olmasını dileyerek başlayalım söze. Bu arada sözün ustasına da rahmet dileyelim!
İnsanoğlu başta olmak üzere her canlı varlığın özüne özünden söz katan isim merhum Abdurrahim Karakoç'un konuştuğu yerde, diğer söz erbapları susmalı ve hürmet etmelidir.
Abdurrahim ağabeyin ömrünü vakfettiği ve hakikati aradığı 80 yıllık hayatına vefa göstererek Hakk'a kavuşmasının üzerinden 23 yıl geçti.
7 Haziran 2012 yılında Ankara'da Rahmet-i Rahman'a kavuşmuştu. Mezarı Keçiören Bağlum köyümahallesi kabristanındaki, Abdulhakim Arvasi Hz.lerine komşudur.
Abdulhakim Arvasi Hz.lerini andıktan sonra bir başka söz ve düşünce büyüğümüz, dünyanın tüm fikir atlaslarını karış karış kendisinde toplayan Üstat Necip Fazıl'ı da hatırlamamak olmaz.
Bu vesile ile Abdülhakim Arvasi, Necip Fazıl ve Abdurrahim Karakoç ağabeyin ruhu şeriflerine -arzu edenlerden- bir Fatiha-i Şerif istirham edelim.
"Hakikati yaşayarak anlayan adamı, 1970'lerin sonlarına doğru gıyaben tanıdım. 90'ların başında ise şahsen buluşup kucaklaştık. O günden sonra ağabey-kardeş olarak nasip zuhur ettikçe görüştük, konuştuk.
Tenezzülsüz, minnetsiz, menfaatsiz, beklentisiz, hiç kimseden hiçbir bir şey ummayan, ummak istedikleri varsa bile onları temin için dâhi kaşını kıpırdatmayan, kirpiğini oynatmayan, "sırat-i müstakim insanı nasıl olur" sorusuna, "işte böyle olur" dedirten birisiydi.
Onun yanında hırsızlar, ayarsızlar, haysiyetsizler, üçkâğıtçılar, dolandırıcılar, arsızlar, kısacası bilumum ahlak yoksunları rahat edemez, oturamazlardı.
Nice riyakârlar gelip eline eteğine yapışmışlardır. Hemen hepsini tanır, hiçbirisine taviz vermezdi ve zaten onlar da böğelek tutmuş gibi kaçarlardı.
Hakk'a teslim olmuş ruh halini, beden diliyle bütünleştiren nadir insanlardandı. Bizim gazetede yazması bazı çevreleri rahatsız ederdi ve onlara şu cevabı verirdi.
"Siz dünyayı öne çekip, ahireti