Ülkemizin ve milletimizin dini-milli tüm inançlarını, sosyolojisini, psikolojisini ve tabii daha çok da ailesini parçalayarak istihbarat örgütlerine ve kendilerine yem ettiler.

Özellikle dini değerleri ve İslam tarihini öyle çok kötü kullandılar ki, dini değerleri nefislerine paspas ettiler.

Bugün aile parçalanmaları ayyuka çıktıysa, bu halin müsebbibi FETÖ örgütüne inanan ve inanmayanların arasındaki bölünmeler ve kavgalardır.

Anadolu'da öyle temiz aileler var ki, evlatlarını bu örgüte kaptırmayan aile neredeyse yok gibi. Parçalanmış ailelerin bedduaları gökyüzünde kum gibi, yıldızlar gibi kaynıyor.

Geçenlerde 93 yaşında bir Anadolu kadını anne ile karşılaştım. İlaç torbasıyla geziniyor. Gözleriyle, sözleriyle sürekli bir imdat peşinde! Oturup anlattı:

Üç çocuğu varmış, oğullarından birisinin çocuğu yani hanımın torunu bu örgüte aldanmış ve 15 Temmuz'da yurtdışına kaçmış.

Üç çocuğunun üçü de birbirine düşman olmuşlar. Yıllardır bir araya gelmiyorlarmış. Kadıncağız bu işlere sebep olanlara öyle beddualar yağdırıyor ki.

15 Temmuz kalkışması, insanlık ve İslam tarihinde Kerbela'dan sonra ikinci büyük hadisedir. Kerbela nasıl unutulmuyorsa, bu ihanet de unutulmayacaktır.

Yine İslam tarihinde böylesine büyük bir aldanma ve aldatılma olayı da tarihlere kaydedilmiş değildir.

Ferasetlerin yerle bir edildiği uzun bir devir geçmiş ve kimsemiz uyanamamış. Uyandırmak isteyenler de İslam düşmanı olarak lanse edilince iyice uyuşturulmuşuz.

İki bin yıllık koca bir devlet, büyük bir millet, neredeyse ABD ve bütün bir Haçlı Batının uşağı, kölesi, sömürgesi haline getirilecekti.

Rabbim böyle bir aldanmayı ve aldatmayı, sonsuza dek milletimize ve devletimize göstermesin. Müslüman olma ve kalma özelliği olan ferasetlerimizi güçlü eylesin.

Bizim devlet geleneğimizde ailelerin parçalanması, devletin parçalanması demektir. Millet-devlet olma bekamız, milli birliğimize bağlıdır.

Parçalanmış milletlerin devleti olmaz. Devleti olmayan millet de millet olmaz. Sömürgeleştirilmiş sürülerden oluşan kuru kalabalık haline geliriz. Haçlının istediği de budur.