Dededen toruna geçen miras emanet

Dededen toruna geçen miras emanet

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Bugün öğretmenler günü olarak biliniyor. "Öğrenmenin ve öğretmenin günü saati olur mu" diye bilgelere sordum "olmaz" dediler.

Neyse, kim ne için böyle bir gün ilan etti ve neyi amaçladı bir kenara bırakalım ve "esaslı öğretmenlere" dönerek, biz de bugüne dâhil olup, onlardan bazılarını hatırlayalım.

Öğretmenin bizim dilimizdeki adı "Muallimdir". Önce bu kelimenin yerli yerine oturması lazım. Milli Eğitim Bakanlığı'nın adı ise "Maarif Vekâletidir".

"Muallim" denildiğinde; insan olma ve kalma haysiyet ve şerefine uygun nesiller yetiştirmenin vicdani bir görev olduğuna inanan; irfan ve hikmet ehli şefkatli, merhametli öğretmenler akla gelir.

İşte o insanlardan birisi de Mahmud Celaleddin Ökten hocamızdır. Rahmeti rahmana kavuşmasının üzerinden 64 yıl geçti ve bir muallim olarak severek, özlenerek anılmaktadır.

Geçtiğimiz Cuma günü, "Ankara Palas Konferansları" çerçevesinde, dostları ve sevenleri tarafından "Celal Hoca" olarak bilinen hocamızın anlatıldığı merasimdeydik.

Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi tarafından Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin anlatıldığı müze ve kültür merkezi haline getirilen külliyede, Celal Hoca'yı oğlu Prof. Dr. Sadettin Ökten hocamız anlattı.

Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Ünal ve Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Celile Ökten'in de katıldığı "Celal Hoca'yı" yad etme programında, babadan oğula bir hayat ile maarife dair bir ömrün serencamı dile getirildi.

*

Celal Hoca'dan söz edince, talebesi Doç. Dr. Nurettin Topçu'yu da hatırlamamak olmaz. Eğitim öğretim müfredatında sadece bu iki güzide hocamızın müktesebatları okullarda ders olarak okutulsa yeter de artır.