Biz Müslümanların bölük pörçük hali

Birbirimize karşı Müslüman olmanın gereğini yerine getirmedikçe mü'min olmamız imkânsızmış. Kitabımız ve Peygamberimiz öyle diyor.

İlk muhatabı şahsım olarak bakalım ne buyurmuş Yüce Peygamberimiz:

-"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit mü'minin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek"! Bu ifadenin üzerine Ashab-ı Kiramın:

-"Ya Rasulullah; "Niçin eriyecek" sorusu üzerine Efendimiz (sav):

-"Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için."buyururlar.(Ali el-Müttakî, III, 6868463. Altınoluk.

Evet, hani dünyamız ahiretin tarlasıydı ve ahirete yüzümüzün akıyla gidebilmek için kitabımıza, sünnete uymamız gerekiyordu. Bize böyle öğrettiler ve öğrenmiştik.

O hale geldik ki, dünyalıklarımız yüzünden bir olan Allah'ımızın, bir olan kitabımızın, bir olan son Peygamberimizin söyledikleri ancak nefsimizin hoşuna giderse uyar olduk.

"Bir" olanın, "birlik olun" ikazı sanki yetmiyormuş gibi başka kapılardan, başka şahıslardan medet umarak; "birbirimize inanalım mı inanmayalım mı" kaygısı içerisinde garip ve anlaşılmaz ayrılıklara, gayrılıklara adeta koşarcasına gidiyoruz.

.

Çoğu zaman ahirete hiç bir faydası olmayan menfaat yüklü siyasi sebepler yüzünden, "mü'minler kardeştir" ayetine bile kafa tutarak, ayet düşmanlarıyla ittifak ediliyor.

Birbirimizle kavga etmek kolay, onu bütün canlılar yapıyor. Gönül yapmak zor!

Bugünkü gibi Müslümanların birbirine karşı soğuk rüzgârlar estirdiği fetret devirlerinde, Yunus Emre ne büyük hatırlatmalarda bulunmuştu.

"Bir kez gönül yıkdunısa bu kıldugun namâz degül.

Yitmiş iki millet dahi elin yüzin yumaz degül". Boşuna söylenmemiş olsa gerektir.

Başka bir söz ehlinin tespitine yer verelim:

-"Kişinin maneviyatını kör eden en tehlikeli tavır; yanlışlarının meşruiyetini, doğruları kullanarak savunmaya çalışmasıdır".

Sanırım bölük pörçük halde olmamızın nedenlerinden biri olsa gerektir.

Rahmetli Rasim Özdenören ağabeye de uğrak vuralım.