Amentü krizi yaşayan proje elemanları
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Muhakeme sağlığımız yerinde değilse; ne malımız ne mülkümüz ne çevremiz ne paramız ne makamımız ne bilgimiz ne de sırtımızı yasladığımız her hangi bir gücün, bu sağlığımızı düzeltmesi, kişiliğimizi imar ve ihya etmesi mümkün değildir.
Çünkü aklımızı, mantığımızı, düşünce ve fikirlerimizi göçe zorlamış ve başkalarının yaşadığı hayata özenmekteyiz demektir.
Oysa o hayatların da kendi içerisinde bir yığın bedensel, ruhsal, maddi-manevi göçler vardır ve o hayatları bir yığın çarpıklıklarla doludur.
Bu hale kişinin kendisinden kaçması denilir. Hiçbir insani değer yargısı taşımadan ve kavuşulması imkânsız olduğu halde özenilen hayatlara sığınmak, o yaşamlara sürüklenerek tükenmek demektir. Buna zihin göçü diyebiliriz.
Hafızamızı terbiye ve talimden geçirmeden; gördüğümüz, duyduğumuz, yaşadığımız her türlü doğru ve yanlışı muhakemeden geçiremezsek, zihnimiz ayıklanamaz çöplüğe döner.
Çöp yüklü bir hafızayı yönetemeyen akıl, doğal olarak başka akılların etkisine ve yönetimine girerek, sahibini bunalıma sokar.
•
Lafı uzatmayalım, bütün bunların sebebi; kendi kilomuzu, gramımızı, hayat hikâyemizi, nereden gelip nereye gittiğimizi, geçmişimizi, ailemizi, inanç değerlerimizi bir teraziye koyup, muhasebe etmekten kaçtığımız içindir.
Örneğin siyaseti ve özellikle muhalefeti, vicdanlarını itlaf etmiş, cüzdanlarını tapınır hale getirmiş sosyal medyadaki kişiliksiz-kimliksiz troller yönetmektedir.
Sadece siyaseti mi Elbet hayır! Yine medyadaki ve sosyal medyadaki yozlaşmaya baktığımızda da aynı trollerin iş başında olduğunu görürüz.
Evlerimiz, işlerimiz, dostluklarımız, akrabalıklarımız, komşuluklarımız, yememiz, içmemiz, bilumum insani ilişkilerimiz, kendi irade ve idaremiz dışında başka akılların empoze ettiği yöntemlerin esareti altındadır.
Kendi hikâyelerimizi unutup yahut hikâyelerimiz üzerine hayatımızı inşa etmek yerine, başka hayatların hikâyelerine ram olmaya veya raptetmeye çalışarak, güya hayatımızda değişiklik yapılacağını sanmaktayızdır.
Kendimiz olmaktan kaçtığımız sürece, başka hayatların etkisi altında kalınacağı o kadar aşikârdır ki, bu bir nevi bilerek ve isteyerek, zatımıza sahip çıkmaya korkup, başka hayatlara avlanmaktır.